MİSLİNA'NIN VASİYETİ VE MİRASI
Üç Emanet
Emanet.. Nerede Saklı.. Açmanın Şartı
1. Mor Eşarp;
Annemin sandığında en dipte kokusu hala üzerinde İlk çocuğun doğduğunda gözyaşlarını dindirmek ve ona güç vermek için bağla Bilsin ki o eşarp nesiller boyu süren bir umudun yadigarıdır
2. Yarım Şiir;
Babamın yıpranmış defteri sayfa 47 kenarları kıvrılmış | Kendi ruhunun en kırılgan parçasını bulup dizelere döktüğünde o yarım kalmış sese kendi sesini kattığında
3. Son Çekirdek;
Yılların yorgunluğunu taşıyan ceketimin sol cebi avucumun sıcaklığını hala hisseder gibi Ben bu fani dünyadan göçtükten sonra sen yaşarken tüm acıların dinlendiği o kutsal nehir Neckar’ın usulca akıp giden sularına bir vedanın fısıltısı gibi bırak
TOPRAĞA VEDAM MEZAR TAŞIMDA YAZACAKLAR
Burada yatan kadın
Fırat’ın çamurlu sularında doğdu Tuna’nın buz gibi kollarında dondu
Boğaz’ın hıçkırıklarında ağladı ve nihayet Neckar’ın şefkatli kıyılarında şifalandı O yolların ve ayrılıkların kadınıydı
Mezar taşıma şunu kazıyın toprağın derinliklerine işler gibi
"KIRILDI EKİLDİ FİLİZLENDİ"
Ve altına yaşamın ve barışın ebedi sembolü olarak derin bir zeytin dalı oyun
SON VASİYET ELIAS'A MEKTUP
Sevgili torunum Elias
Bu satırları okuduğunda ben çoktan toprağa karıştım bedenim bu dünyaya veda etti Ama endişelenme çünkü ben senden hiç gitmedim
Sol yanağın annenin güneşini taşıyan o narin gülüşüdür her baktığında ışığımı göreceksin
Sağ elin dedenin kaleminin bilgeliğini ve gücünü taşır her yazdığında onu hissedeceksin
Yüreğin ise benim sana bıraktığım son çekirdeğimdir hayat tohumumdur senin içinde filizleneceğim
Sana son görevim bir mirastan öte bir yaşam felsefesi
Her sabah Fırat’ın o kadim suyundan bir damla iç bu köklerini unutma ve hayatın acı-tatlı her yudumunu hisset demektir
Sakalını benim senelerce özenle sakladığım acılarımla bilenmiş o usturayla kes bu geçmişle yüzleş olgunlaş ve kendi yolunu çiz demektir
Ve bil ki Senin içindeki ışık benim en büyük mirasım en değerli hazinemdir
En büyük mirasım kanından çok ruhuna işleyecek
Kırılganlığınla gurur duy Çünkü kırılmayan hiçbir şey şifaya dönüşemez yarası olmayan hiçbir kalp gerçekten sevemez
Benim ışığım kalbinin her köşesinde ruhunun her zerresinde hep seninle olacak yolunu aydınlatacak
Tohumların efendisi
Mislina
MİSLİNA'NIN HAYATA CEVABI
Ben babamın yarım kalmış şiirinde tamamladığım son dizeyim onun özlemiyle yoğrulmuş bir fısıltıyım
Annemin saçlarından düşen bir zeytin çekirdeğiyim toprağa düşüp yeniden can bulan bir umudum
Dört nehrin sularında yıkanmış acılarla sınanmış lakin ayakta kalmış bir köprüyüm geçmişten geleceğe uzanan
Ve şimdi
Torunumun sıcacık avucuna bıraktığım o minicik tohumum yeni bir başlangıcın sonsuz bir döngünün habercisiyim
Bu hikâye sürgünün küllerinden dirilişe kalpteki derin acının en saf şifaya ve ölümün bile aşamadığı ölümsüz bir sevgiye dönüşen insanın hikayesidir
SON SÖZ
Bu şiirler ve yazılanlar Onlar sadece kelimeler değil Dört şehrin göğsüme çaktığı paslı keskin çivilerin derimde bıraktığı izlerdir Her mısra sınırlarda parçalanmış bir kalbin acılarla yoğrulmuş bir ruhun ama laboratuvarlarda diriltilen inatçı bir umudun ve nihayet Neckar kıyısında suların fısıltılarıyla huzur bulan yorgun bir ruhun manifestosudur Artık acı bir tebessümle biliyorum Vatan dediğin coğrafya değilmiş sevdiklerinin mezarlarının olduğu yerdir Ve bizimkiler ise dört bir kıtada rüzgarların getirdiği hikayelerle
Mislina Yılmaz-Schmidt Heidelberg