Koron limanı ve kalesinde de Sinan Çavuş, Serhenk Kalender ve Dizdar Kemal Efendi ile ilgili bir ize rastlayamadık. Tripoliçe'ye dönmeden evvel Navarin’e de gidecektik ve son hazırlıklarımızı tamamlayıp Navarin’e doğru yola çıktık.

Mora yarımadasının güneybatısında hilâl biçiminde bir koyun güney ve batıdan korunan kayalık iki burnu arasında yer... Devamını Gör

Mora yarımadasının güneybatısında hilâl biçiminde bir koyun güney ve batıdan korunan kayalık iki burnu arasında yer alır. İki kalesi ve körfez önündeki Sphakteria (Çamlıca) adası ile çevrili olduğundan denizciler için eski çağlardan beri güvenli bir liman teşkil etmiştir.

Osmanlı kaynaklarında ismi önceleri Anavarin veya Avarin/Avarine şeklinde... Devamını Gör

Şifa isimli eserde Hasanul Basri Hz.lerinin kim ki Ahirette Havzi kevserden doya doya içmek is-tiyorsa, bu salâvatı çokça okusun dediği çok kıymetli bir salâvattır. Başka bir rivayete: Muhammed ibni
Abdillah eş-şerif (Rahimehullah) in nakline
göre: Bir kişi bu salatı ömründe bir defa dahi üç kere okursa Allah-u Te'ala onu da ana babasını da ve bü... Devamını Gör

Canım, kurban olsun senin yoluna
Adı güzel, kendi güzel Muhammed
Gel şefaat eyle kemter kuluna
Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Mümin olanların çoktur cefası
Ahirette olur zevk-u safası
Onsekizbin âlemin Mustafası
Adı güzel, kendi güzel Muhammed

Yedi kat gökleri seyran eyleyen
Kürsinin üstünde cevlan eyleyen
Miracda, ümmetin Haktan d... Devamını Gör

Semavi dinlerde yer alan iyiliklerin büyüklüklerinin önemsizliği sadece herkesin iyilik yapması için değildir. İyilikler arasında gerçekten bir hiyerarşi bulunmamasıdır. Örneğin yirmi altını olan birisinin on beşini vermesi ile yüz altını olan birinin yirmisini vermesi eşdeğer değildir. Birisi çok feda etmiştir sahip olduğundan, bu yüzden daha fazl... Devamını Gör

Rüzgar, bu sefer aceleyle poşeti aldığı gibi, Yağmur'un yanında gitti. Yağmur, Yusuf ile birlikte koltuğa oturmuş, boş duvarı izliyorlardı. Duvarda ilk gün gördükleri, pis leke hâlâ duruyordu. Bu lekeler patates kabuğundan kaynaklanıyordu. Patateslerin kabuğunu daha ince soyabilmek için, Yusuf, patatesleri duvara sürterek soymuştu. Oldukça çirkin b... Devamını Gör

Merhaba, bugün uzun zamandır aklımda olan bu konuyu yazmak için site bakıyordum. Burası haricinde pek çok yerde de yazarlık yapsam da bu yazı buraya özgü olsun istedim bilhassa burada biraz daha rahatım. Öncelikle bu yazıyı okurken canınız sıkılmaz ama içerik bakımından içinizi daraltacaktır. Biz de yalan yok... Ama bunları artık içimden ve omzumda... Devamını Gör

İnsan yolunu kaç kere kaybeder yada kaç kere kaybetmesi normal sayılır?
Kendimi bildiğim bileli yolumu kaybediyorum... Ama kesin yargıya varmadan önce anlatmak istiyorum ki o zaman emin olalım...
Hikaye nereden başlıyor derseniz üniversite yıllarına dayanır. Üniversitede okurken öyle çok param olmadı ama beş parasız da kalmadım. Her zaman alınab... Devamını Gör

GEL BANA GEL
Aldırma dedim sana kardelenim
Bana öylece gel
Ne olmuş bozulmuşsa saçıyın örüğüsü
Veya ayrımı saçlarının canım benim
Ne olmuş halhal'ın bileklerinde gevşekse
Kolyenden bir iki inci düşmüşse
Çimenlerin üstündeymişsin gibi gel
Bu aylarda rüzgarlar arka arkaya eser
Her aşk şiiriki okudukça kalbe değer
Korkmuşsun bir şeylerden be... Devamını Gör

İnsanın hayatında küçüklü büyüklü dönüm noktaları vardır. İşte benim hayatımdaki dönüm noktalarından biri de Ayasofya-i Şerif'in tekrardan asli haline, yani yeniden Allah Teâlâ Hazretlerine secde edilen bir mabet haline geldiği o mübarek gündü. Hatırlıyorum da salgın sebebiyle herkesin kendi memleketinde evlere tıkıldığı günlerden biriydi. Lakin ad... Devamını Gör

Siz hiç aşık oldunuz mu?
Aşkı bana tarif eder misiniz?
Ben yaşadığım, beklediğim,
İlk aşkımı arıyorum.

Aşkınızla sarmaş dolaş gezdiniz mi?
Birbirinize şarkılar söylediniz mi?
Onun gözlerinde aşkı gördünüz mü?
Onun çarpan kalbini dinlediniz mi?
Ona ben seni çok seviyorum,
Ben sana deliler gibi aşığım,
Dediniz mi?

Körebe,... Devamını Gör

"Göğsünü saran zincirleri kırıp sızlanmayı kesen kimse, ruhunun en büyük kurtarıcısıdır." (Ovidius) Ruhlar dünya üzerinde mutlu olmayı hak edecek bir başarıma sahip değildir. Eğer mutlu olmak istiyorsa mutlu etmesi gerekir, hatta bu da yeterli olmadığında mutluluğun kaynağını incelemelidir. Bir insan diğerini mutlu edemez, yalnızca mutlu ... Devamını Gör

Ey nefsim, dünyada sonsuz kalınmaz,
Malın çok olsa da, murat alınmaz,
İmdadına koşan kimse bulunmaz,
Dünyaya güvenme, sonu virandır.

Hâlıkın dururken, mahlûka tapma!
Şeytana uyup da, yolundan sapma!
Haramlara dalma, yanlış iş yapma!
Dünyaya güvenme, sonu virandır.

Azık topladın mı yola çıkmaya?
Işık edindin mi aydınlanmaya... Devamını Gör

Zaman geçmek bilmiyordu. Sigarası da bitmek üzereydi. Hastanede geçen günlerinin ardından kalan işlerini bitirmişti. Zaten çoğunu da çoğu kez tadına baktığı seksi sekreteri halletmişti. Taktığı mavi lensleri ve topuklu ayakkabıları ile ne kadar seksi olduğunun farkında olmayan sarı civcivi dakikasında işe almıştı. İşini çok iyi yapan, patronunun sö... Devamını Gör

Sonunda hastaneden çıkmanın verdiği mutlulukla evine doğru dönmek üzereydi. Sürücü koltuğunda bulunan Aslan, gayet konforlu kullanıyordu arabayı. Bu yumuşak sürüş için ona minnettardı ama bu onu sevmediği gerçeğini değiştirmiyordu. Ona altı el ateş edip, ondan bir şekilde kurtulabilirdi ama şu an için bu rahatlığı bozamazdı. Zevkle bir sigara yaktı... Devamını Gör

Sapyoseksüellik evrensel bir olgu olsaydı aptallar aptal olduklarını ancak bu yolla tespit edebilirdi.... Devamını Gör

Öylece, kanlar içinde arkalarından bakakalmıştım. Arka koltukta arkadaşları benim üzerimde deneme sürüşü " yaparken, arabanın kapısı açılmış ve ikimizde aşağı yuvarlanmıştık. Apar topar,panikle arkadaşlarını arabaya atıp beni orada, öylece bıraktılar. Bir fahişe için başlarını belaya sokamazlarmış. Öylece ölüme terkedildim. Bize "hayat... Devamını Gör

KULÜBE

Sonunda uyumuştu. Yaklaşık on dakikadır iyice dalmasını bekliyordu. Saçlarını okşarken bol bol kokusunu içine çekmişti. Onun yanında mutluydu ama hiç uyumadığı ve bütün gece seks yaptıkları için kendini yorgun hissediyordu. Kalktı yataktan, duşa girdi. Ilık su kimi kendine getirmezdi ki? Üstünü de giyindikten sonra, Candan'ı yanağından öp... Devamını Gör

Siz hiç aşık oldunuz mu?
Aşkı bana tarif eder misiniz?
Ben yaşadığım, beklediğim,
İlk aşkımı arıyorum.

Aşkınızla sarmaş dolaş gezdiniz mi?
Birbirinize şarkılar söylediniz mi?
Onun gözlerinde aşkı gördünüz mü?
Onun çarpan kalbini dinlediniz mi?
Ona ben seni çok seviyorum,
Ben sana deliler gibi aşığım,
Dediniz mi?

Körebe,... Devamını Gör

CANDAN
Aradan bir gün geçmişti. Kahvaltılarını yaptıktan sonra Onur, tamirhaneye gitmem gerek diyerek ayaklanmıştı. Kapıda uzunca öpüşmüşler, bir türlü ayrılamamışlardı. En sonunda Candan'a sipariş vermek isteyen bir müşteri aramış ve ancak öyle dudakları birbirlerinden ayrılmıştı. Şimdi Candan o anları gülümseyerek hatırlıyor, berjerinde kahvesin... Devamını Gör