Şurada zaman dursa ve hiç akmasa dediğim zamanlar oluyor ara sıra.
Bir kavanoza koyup saklayayım dediğim anlarımı, hafızama kazımak için var gücümle çalışıyorum. Olur da unuturum diye korkuyor, binlerce arşivle fotoğraflıyorum yetmiyor bazen, sadece yazıyorum...
Gözümün en buğulu olduğu zamanlar da hafıza kavanozumundan bir damla mutluluk akıtıy... Devamını Gör

Dizdeki yaralar, dirsekteki sıyrıklar,
yüzdeki kir, sırttaki ter.
Çocukluğun şanındandır evlat.
Koşmuşsun, gülmüşsün, düşmüşsün ama kalkmışsın da.
Köşene çekilmemiş, kaldığın yerden devam etmişsin, olurda iler de lazım olursa diye o yaralar.
Ufak bir hatırlatma olsun diye sana hepsi.
Ne düştüğünde kalmaktan vazgeç ne de köşene çekilip kaldığ... Devamını Gör

En çok vazgeçtik, olmadı kabullendik.
Bazen tercih ettik, bazen elimizin tersi ile ittik.
Olmazları oldurmayı bırakalı çok oldu, olanlarla idare ettik yenmedik ama yenilmedik de.
Sağlam bastığımız da oldu, dengemizi kaybettiğimiz de.
Şükrü elden bırakmadık da, hiç olmadık zamanda isyan ettiğimiz olmadı da değil hani.
Sabır ve sükunet kulağımız... Devamını Gör

Kimi pek umut yokmuş gibi,
kimi umudumuz dağları aşmış gibi.
Bazen hiç görmemişiz gibi ya da, görmekten usanmışız gibi.
Bazen öylesine bir boş vermişlik, ya da ölesiye bir tutulmuş'luk.
Kimi maviyi görürüz gökyüzünde,
kimi zifiri bir karanlık.
Kiminden hiç umut yok,
kiminden usandık,
kiminden boş verdik,
kiminde zifiri karanlığı gördük.
... Devamını Gör

Birbirinin üzüntüsünü dert edinen çocuklardık biz.
Keşke diyorum, çocukluğumuzda renklerine göre ayırıp pay ettiğimiz gibi bonibonları,
büyüyünce de renklerine göre ayırabilseydik insanları.
Mesela dışı tatlı mı tatlı, pembe, mavi, yeşil olup ta içi kako karası olanları, ya da bilebilseydik keşke, yaşartmak için gözümüzü çiğnediğimiz sulu göz sa... Devamını Gör

Bu ara lokmalarımı sayar gibisin hayat!
Ne zaman bir yudum daha içecek olsam çorbandan,
gözün kalıyor ekmeğimde;
Düğüm düğüm, yutkunamıyorum...... Devamını Gör

Hayata dair tutunduğum ne varsa, kıymetini bildim hep. Tutunduklarımın elimden kayıverdiği de oldu. Avcumun içini sımsıkı kavradığı da. Umudumu kaybettiğimde oldu, sığındığım hayallerden kaçtığımda, hep bir şeyler eksikte oldu peki, eksikleri yana yana tamamladığımda. Nereden baksam eğriyi gördüğümde oldu, gördüğümün doğruluğuna inandığımda, olduğu... Devamını Gör

Söylenmemiş sözlerin, sisli fısıltıları var yüreğim de.
Atılan her kahkahayı, maske yapmışım hüzünlerime.
Şükrü dilden bırakmamışım da kabuk bağlamış yaraların, isyan eden kanaması varmış içim de. orada bir yerde 'san'mışlar yoruyormuş bazen, 'sanmasın'larmış. Keşke deyip, avucumda sımsıkı tuttuğum, bencilliklerini vurasım geliyor yüzlerine, tam... Devamını Gör

Bize üç çay.
Biri demli olsun, hayatın gamana dem vurmuşken efkarın dumanı tütsün.
Öteki açık olsun, içi dışı gibi hani, dışı nasılsa içi de öyle olsun.
Diğeri paşa çayı olsun, insan misali.
Ne yakacak kadar çok sıcak, ne de üşütecek kadar çok soğuk olsun.
Dedim ya; bize üç çay.
Deminde efkarlandığımız, açık olanında neyse o olduğumuz, paşa... Devamını Gör

Kuralsız ve koşulsuz koşmaya niyetleniyorum bazen. Koşmak değil de, yürüsem yeter diyorum sonra. Yüremenin bile kurallı olduğunu, ayağıma takılan taşlardan anlıyorum, tozu toprağı silkeliyorum da. Tekrar doğrulduğumda, "el ile alem", bir olup dikiliveriyor karşıma. Ve beni koşmak yada yürümek değilde en çokta " el alem " yoruyor... Devamını Gör

Görmek istemeyince kafamı çevirmeyi, duymak istemediğime,
kulağımı tıkamayı, söylenince susmayı,
susunca sabretmeyi öğrenemedim bir türlü.
"İyi niyetimi" bir çuvala koyup kaldırmalı tavan arasına.
Ya orda unutmalı, yada hiç oralı olmamalı...... Devamını Gör

Umudun üstüne kara bir çarşaf, altında ışıl ışıl hayatlar.
Kapkaranlık bulutlar, ve gök gürültüsü sesinde kopan korkunç fırtınalar.
Yana yıkıla feryatlar bastıran vicdanlar.
Üç maymunu oynayan kullar, ve güle oynaya devam eden hayatlar.
Ne yana dönsek gözyaşı, nereden baksak kahır.
Bir yandan yüreğe ağır gelen, diğer yandan hafifçe kendini ka... Devamını Gör

Ne çok üzdüm seni, ne çok izin verdim kırılmana.
Hoyrat bir ırmağın akışı gibi nasılda çoğaldın yana yakıla. Duyduğunu duyurmadın ve gördüğüne kör oldu gözler. Sessiz ve sedasız yoruldun durdun, tüm gürültün kendineydi aslında. Avuçlarımın arasında iyileştiriyorum seni, şefkatle sarıyorum yaralarını, kanatacaklar belki yine, kıracaklar ara sıra. A... Devamını Gör

En çok rüzgarı yüzümde hissetmeyi sevdim. Ve yağmurda ıslanarak yürümeyi, aldırış etmeden sağa sola dans etmeyi, sonra bir de o damlaları. Avuçlarımda bir bir biriktirmeyi, ve şarkı gibi dinledim yağmurun sesini. Şiir gibi izledim geceyi, yerde biriken sulardaki yansımama baktım durdum öylece; belki de biraz sessizce...
Çabuk ağlarım, çabuk değiş... Devamını Gör

En bilindik cümleleri, sana saklıyorum şimdi.
Ömrün nihayeti gelecekse eğer, yabancı olmasın bana.
Ne kelimeler, ne cümleler, harflerin yeri değişti ve kalmadı söylenecek sözler.
Sözün bitti yer derler ya hani, sonuna nokta dahi koyamıyorum şimdi.... Devamını Gör

Takılı verdi ayağım, tökezledi ruhum olduğu yerde.
Şöyle bir baktım etrafıma aslında her şey yerli yerinde ayağa kalktım.
Nasıl yanmışsa canım için için ağlamışım, içime attığım ne varsa düğüm düğüm olmuş ruhumda!
Bir çözebilsem aslınla "ahh'lar yerini bulacak belki de,
şu dipsiz kör kuyularda...... Devamını Gör

İnandım,
güvendim,
yanıldım,
kırıldım,
kaygılandım,
hayıflandım,
ağlandım,
ağladım,
sarıldım,
sınandım,
affettim!
Ve sonra döndüm geriye bir baktım şöyle olan bitene, yüzümde buruk bir gülümseme;
Dilimden sözcükler dökülüverdi sessizce.
"Ah bu ben, ne de çok haklı çıktım durduk yere".... Devamını Gör

İnsan bazen,
kayıp giden bir zamanın, yiten bir ömrünün, biten bir heyecanını yüzüne bakıyor aynada.
Belki kaybolmazdı zaman;
Nereye koyduğunu bilseydi o vakit, yitip gitmezdi ömür. Doğru yerde yavaşlayabilseydi belki, heyecan dediğin bitmeyebilirdi.
Azcık gamsız ve belki birazda bencil olabilseydi gönül. İnsan bazen bir bakıyor ki, adına &q... Devamını Gör

Bazen 'zaman' dursun istersin.
Sarıldığında, kavuştuğunda, göz göze baktığında, hafif serin bir rüzgar yüzüne vurduğunda, sırt üstü uzandığın çimlerin üzerinde, gökyüzüne, denize, ağaca, çiçeğe, yeşile, maviye doyasıya seyre daldığında...
Tesadüfen denk geldiğin sevdiğin bir şarkı çaldığında, hiç bitmesini istemediğin bir kitabı okuduğunda, bazen... Devamını Gör

Yokuş yukarıya koşmuş kadar yorgun,
inancına eskisinden çok daha vurgun,
inandıklarından yaralı,
sırtımı sıvazlayanların,
sırtımdan vurdukları yaraların varlığıyla,
boğazımdaki düğüm, göğsümdeki ağrıyla topladım toparlandım.
Kendi söküğümü dikmeye, Şairin dediği gibi "etimle kemiğimle nefret ettim " bu çağ ile
belki yeniden başa... Devamını Gör