Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
102 Alemi aydınlatan bir mehtap vardı. Gece onun ışığıyla - Sözümoki
30 Mayıs 2020, Cumartesi 20:47 · 445 Okunma

102

"Alemi aydınlatan bir mehtap vardı. Gece onun ışığıyla gündüze dönmüştü sanki. Pırıldayan yıldızlar gökyüzünü süslemişlerdi. Her bir yıldız kendi işiyle meşguldü." Mantıkut-Tayr, Feridüddin Attar

Sanki bir ara İmameddin dayının sesini işittim... Dönüp ardıma bakınca yanılmadığımı anladım. Bu oydu. Bizlere yolda kaldığımızda evinde misafir eden iyi yürekli dayıydı. Üstelik yanında da  Çeşmigül de vardı. Yüzüme bir süre baktıklarını hissettim. Bir şeyler söyleme isteğim birden bire tükeniverdi... Başımla onlara selam verip merekin yanından diplere gitmeye koyuldum... Şimdi sağ yanında Zühre sol tarafında Çeşmigül bulunuyordu...Çeşmigül'un   elinde ise  evlerinde misafir iken unuttuğum çantam bulunuyordu...Çantada ise Zühre'ye hediye edeceğim Mantikut Tayr' i o an ilk kez hatırladım..., Çeşmigül çantamı yersiz  bir zaman da bana uzattı...O an Zühre'nin gözlerinde öfke dolu bakışı gördüm...Yavaşça çantamı aldım ve omuzuna attım.
Zühre bilmiyordu ki ona aldığım bu kitap ile onu ne kadar sevdiğimi bir kez daha belirtmek istiyordum...İmameddin dayı da taziyede bulundu. Uzun uzun sarılıp Allah sabır versin dedi...O sırada Çeşmigül'ün nereye gittiğimi sorunca "Nenemin mezarına" dedim. "Ben de gelebilir miyim" dedi... Sustum ama gelme de demedim...Zühre ile  ben ve bir de Çeşmigül diplere yani nenemin ebedi istırahatgahına yürümeye başladık...
Yol boyunca sessizdim ta ki  Zühre'nin mezarı görüp hıçkıra hıçkıra anlayışını görene kadar.. Çeşmigül ise bir kösede nenem için dua ediyordu... Ben ise tüm çocukluğum ve ilk gençlik cağımda imzası olan bu güzel yürekli biricik nenemin her anını hatırlıyor ve beni öğretmen olarak köye dönüşümü bilmesini dinliyordum ama olmadı ve nenemin ömrü vefa etmedi. Nenemin  benim  öğretmen olduğumu göremeyecek olsa da yüreğimi bir kez daha dağlamaktaydı.  Beni bu günlere ulaştıran nenemin mezarı şimdi karşımda duruyor. Çok kelime  var dilimde lakin boğazım düğümleniyor. En küçük bir kelime ile ağlayacağım hissi yüreğimin orta yerinde... Derken Zühre'nin bana baktığımı  gördüm... "Nenen çok mübarek bir insandı... Ramazan i şerifin Onuncu gecesinde vefat etti... Allah rahmet eylesin. Mekanını cennet eylesin" dedi. Kendimi tutamayıp olduğum yere çöküverdim...Gözyaşlarım Çoruh'un akışı gibi oldu... Ne kadar ağladığımı bilmiyorum... Zühre'nin sesini işittim derinden derine... "Kalk Tahir haydi... "Bu söz geri kalan hayatımın ilk sözcükleri oluverdi... İlk sözcükleri Zühre söylemişti. Uygulamak bana düşmekteydi...
Eve varınca çantamı aradı gözlerim. Çantam ve içinde bulunan bir kaç kitap ile Zühre'ye hediye kitabım yerinde bulunuyordu... Zühre'yi göreceğim ümidiyle taş köprüye yürümeye başladım... Elimde Ferdidutin Attar'in Mantikut Tayr i... Zühre'ye hediye edeceğim bu kitabin bir özelliği de önemi gördüğüm yerlerin altlarını çizmemdi... Bazı satirleri Zühre için çizmiştim... O ise bunu ben ona söyleyene kadar bitmeyecekti...
Kahveyi geçip Taşköprü' ye yürümeye koyulduğum vakit, Zühre'nin dedesinin evinin ışıklarının sönmüş olduğunu fark ettim... O an bir kuş belirdi düşümde.
Hüthüt dedi ki: Aşk kainatın özüdür, lâkin dertsiz aşk, kamil aşk değildir...
Zühre'ye hediye edeceğim kitabı şimdilik ona veremeyecek olmamda da muhakkak bir hikmet olmalı... Oysa Cılavuz da şu ani az düşlememiştim... Her gece Zühre ile Taşköprü'de buluşuyor ve ona kitabi uzatıyorum. Zühre kitaba değil de dolunayın parlaklığından gözlerime bakıyor, dilinden birkaç kelime dökülüyor. "Teşekkür ederim" i bir tek hatırlıyordum...
Ertesi gün kandil çiçekleri ve dağ çiğdemlerinden bir demet topladım ve nenemin mezarına bıraktım. Dönüş yolunda  karşında Zühre'nin gelmekte olduğunu gördüm. Yavaş adımlarla yaklaştı ve bir süre gözlerime baktı Zühre. Ardından hiçbir şey söylemeden uzun uzun sarıldı bana... O sıralarda bütün kandil çiçekleri göğü selamladı, bülbüller düğün eder gibi güllerle kucaklaştı, Dolunay Taşköprü'nün tam ortasında beliriverdi, yıldızlar bir bir pencereme düşüverdi, tüm gece böcekleri ötüşleriyle seyre durdu...
Bir öykü geçti içimden, bir şiir işitti kulaklarım... Yazılanlar ile yazılmayanlar denk geldi gizli defterimde... Çeşme başından eve dönüşü gibi bir histi...Yetim bir aksam hüznü çöküverdi garip gönlüme...
Enstitüde hiç rüya görmemiştim. Ama bu an gerçek bir rüyadan farksızdı...
Bir hafta oldu olmadı Zühre kitabı bana verdi. "Teşekkür ederim " dedi ve başka bir şey söylemeden ayrıldı. Kitabı içini açınca gözlerime inanamadım. Bir fotoğraf vardı. "Biricik oğlum ve ben "yazılıydı. Annem ve benim çocukluk fotoğrafım. Benim minik ellerim annemin omzunda duruyor. Ne yazık ki yüzüm fotoğraf karesinde yer almıyor ama annem, güzel annem ne güzel görünüyor... Kelimelerim tükeniverdi... Sen çok yaşa Zuhre...

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Ümidini asla kaybetmediğin konu nedir?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.