Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
104 Harun bu sabah elinde Köy  Enstitüleri Dergisi ile çık - Sözümoki
17 Haziran 2020, Çarşamba 19:56 · 415 Okunma

104

Harun bu sabah elinde Köy  Enstitüleri Dergisi ile çıkageldi bizim eve...Müjde mi isterim Tahir hani sen geçen ay bir şiir yollamıştın ve sonra da sınıf arkadaşların sana takılmıştı. Biraz üzülmüştün. Evet dedim. İşte o şiir yayımlanmış. Ne diyorsun Harun sabah sabah bu çok ama çok iyi haber dedim...Aslında ne yalan söyleyeyim bu şiiri gönderdiğimde yayınlanacağına dair pek ümidim yoktu...Alelade yazdığım bir şiir diye düşünmüştüm... Ama nedense şimdi yayımladığına pek sevinemiyorum...
Merak ettiğim bir konu da Zühre'nin bu şiiri okuyup okumadığı... Okumuş olduğunu ümit ediyorum...Ben zaten bu şiir gibi diğer şiirleri de o okusun diye yazıyordum... Zühre' nin güzelliğinden başım dönüyor onu görmediğim  günleri yaşanmış saymıyorum...Saatleri ayları mevsimleri kilitli bir sandıkta tutuyorum...Kilidi Zühre'nin gönlünde yer alırken Çoruh'ta tas köprünün dibinde her ikindi zamanı bir ayak sesi işitmeyi bekliyorum. Sonra dolunay yârimin evinin penceresinden görülüyor yükseliyor yükseliyor sanki yıldızlara ulaşır gibi bir ruh haline bürünüyor... Ateş böcekleri, serinleyen serinlerken sesler çıkartan sacları taklit eder gibi  ütüşlerini hızlandırıyordu... Ilık esinti pencereden odaya süzülüyor... Zühre'nin dedesi Sefer Mehmet dayı dün gece aniden rahatsızlanmış. Dedem bu sabah söyledi. Öğleye doğru hazırlan da gidelim evlat dedi. Tamam anlamında başımı salladım. Öğleye doğru dedemle birlikte Zühre'nin evlerine doğru yürümeye başladık. Kahveyi geçtik hemen ardından minibüs teki sabırsız yolcuların gürültülü içişlerine şahit olduk. Derken Taşköprü'ye giden yola yürümeye devam ettik.... Çoruh her zaman ki akışıyla geçip gidiyordu uzaklara... Kimi zaman koca taşlar onun akışını kesiyordu... Köprüyü geçip yokuş yukarı yürümeye devam ettik... Virajı dönüp Zühre'nin evine gitmemize az bir yol kalmıştı... Bir den yan evden bir ses işittik. Bu yandan geçin dayı bu yandan diyerek yolun sağ tarafındaki harmana giden yolu işaret ediyordu. Bir kaç adım sonra gerçek anlaşıldı. Sokak lambaları için yer esiliyordu. Dedem köyümüze bundan böyle ışık gelecek, gecemiz de gündüz gibi ışıl ışıl olacaktı. En azından ben öyle yormuştum bu çalışmanın sürecini...
Harman yerinden geçip mereklerin olduğu yerden Zühre'nin evine ulaştık. Kapıyı çaldım... Dedem ise soluklanıp dinlenmek için dut ağacının serin gölgesinde kendine bir yer bulmuştu. Bu yere Zühre'nin yeri diyordum. Zira o ne zaman ev işlerinden yorulup soluklansa bu yere gelir ve uzun uzun uzakları izler, bazen de içten içe bir türkü tutturur ve zamanın hengâmesinden bir nebze olsun uzaklaşırdı...
Zühre'nin komşusu olduğuna kanaat getirdiğim bir teyze, bizlere onlar bugün gelmezler evladım dedi. Neden dememe kalmadan yoğun bakıma almışlar Sefer Mehmet dayı ondan dedi ve yoluna devam etti...Dedem ise bir şey demeden, haydi oğul biz de gidelim o vakit, Allah acil şifalar versin, dua edelim dedi ve yürümeye başladık...
Ertesi gün ve sonraki günlerde de onlardan bir haber alamadık...Önce Artvin Devlet Hastanesi ne sonra da Erzurum Devlet Hastanesine gittiklerini haber aldık... Zühre için şimdi fazlasıyla kaygılıydım... Ne yapıyor ne yiyor ne içiyor, gül yüzünü solduran bu elemli durum ne vakit son bulacak... Her namaz vaktindeki duamda Zühre ve dedesi de bulunuyor...
Ağustos ortalarına işte böyle ulaştık... Zühre'siz günlerin gizeminde yaşamaya çalışıyordum...

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Sahibi olduğun sertifikalar?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.