Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
107 İnci deniz dibinde çer çöp çıkmış sahile            M - Sözümoki
20 Temmuz 2020, Pazartesi 16:39 · 577 Okunma

107

"İnci deniz dibinde; çer çöp çıkmış sahile"
           Muhammed İkbal

Ağ ile bağı onarmazsan ne balık tutabilirsin ne de üzüm yiyebilirsin derdi dedem. Dedemin gençlik yıllarının belki de en önemli sözüymüş bu...Uzunca bir sure Karadeniz'de Dursun kaptan adında Rizeli bir denizcinin yanında miçoluk yapmış dedem... Balık için denize açılırmış küçük bir taka ile... Şafakla yola çıkar ve günbatımı ile sahile dönermiş...Belki de bu söz o günlerin tatlı bir yadigarı olsa gerek...Bir fırtınada taka az kalsın batıyormuş... Can havliyle azgın sulara atlamış kaptan ile dedem... Yüze yüze kıyıya ulaşmışlar... Saklayan Allah saklamış demek ki... Sonra denize tövbe etmiş dedem...Köye dönüşünde   Çoruh'a nazır mis gibi üzüm bağlığı ile ün salmış dedem... Ah o üzümler... üzümlerin tadı damağımda...

Peki bir gönül kırdıysan onu nasıl tamir edebilirsin? Tamir etmenin çok ama çok uzağındaysan ya da...Enstitü de okuduğum kitaplar  bir kez daha bana şunu öğretti ki sevda deniden bu uçsuz bucaksız çölün kuytusunda her şeye rağmen onu yüreğinde tutabilmektir. Ben Tahir olarak Zühre 'siz bir çöl denizine düşmüşüm...Zühre bir bilinmezlikte  kendi hayatına  devam ederken onu seven bir gönlünün varlığından bu vakitten itibaren habersiz... Başımı kaldırdığımda gece gördüğüm yıldızlar adedince ve okyanusta ise kumlar adetince seviyorum Zühre'yi... Hep seveceğim Onu. İlkbaharda yeryüzünde  açan tüm çiçekler adetince yaşayacağım sevdamı... Sonbaharda ise düşen her yaprakta Zühre'yi hatırlayacağım... Hilal kavuşunca yıldızına bir gece vakti bir şiir fısıldayacağım karanlık geceye... Hilal ve yıldızı alıp, avucuna bir armağan gibi bırakacağım...Onu her daim sevecek bir Tahir'in varlığını yavaş yavaş unutacak...

1951 yılının ilk günlerinde enstitüdeki son yılımı geçirmekteydim... Okuldan mezun olmama yarım dönem kalmıştı. Az önce azalan kar yavaş yavaş etkisini artırıyor tarihi binaların çatıları adeta beyaza boyanıyordu. Ziver, Harun, Kemal,  Mahmut ve Mahmut Alemoğlu ve ben  yağan karın ortasında yürümeye koyulduk. Önünüzde Fizik öğretmeni Umut beyle birlikte elektrik dinamosunu kontrole gidiyorduk. Takım çantasını Harun taşıyordu... Yaklaşmakta olduğumuzu uluyan kurt seslerini işitince anladım... Karşımızda duran şu tepe görünce gözlerim nemlenmeye başladı. Zira yıllar evvel Mehlika ablanın hikayesini hatırladım... On on beş adım attıktan sonra regülatörün önüne geldik... Umut bey, dinamonun  kontrolleri yaptıktan sonra bir şey söylemeden dönüş yolculuğumuza koyulduk... Soğuk iyiden iyiye etkisini hissettirmeye başlamıştı...

Kışı güç bela atlattıktan sonra Enstitülerin kapatılacağı söylentisi dönmeye başladı tüm yurtta.14 Mayıs 1950 den itibaren ülkeyi Demokrat Parti yönetiyordu. Yeter söz milletin sloganıyla iktidara gelmişlerdi... Simdi Anadolu'nun bağrında bir gül gibi açan bu eğitim kurumlarının kapatılması,  özellikle kırsal kesimde telafisi olanaksız sonuçlar yaratabilirdi. Anadolu'nun binlerce köyüne eğitim ve  medeniyet götüren dünyada yalnızca bize özgü eğitim kurumları olan enstitülerin kapatılması için  hem milletvekili hem de ağa olan bazı insanların ne yazık ki yıkıcı çalışmaları oldu... Köyde ağadan  izinsiz hiçbir şey yapamaz oldu köylüler... 
Ferruh ağa önce sevdiğim kızı almıştı oğluna.  Bu yetmezmiş gibi şimdi de  eğim sevdam olan enstitüleri kapatanların tarafında bulunuyordu...Anadolu'yu zifiri karanlığa kimse mahkum edemezdi. Okumak öğrenmek köyün kalkınmasında birinci derecede rol oynayan en önemli adımlar olacaktı hep... Karanlığa mum yakanları korkutmaya çalışanlar ,  ödlek kahkahaları arasında son nefesini vereceklerdi. Ferruh  ağa ile bu dünyada mutlaka hesaplaşacaktım. Ucunda ölüm olsa da...

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Sahibi olduğun sertifikalar?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.