Kızıllaşan kayalara güneşin son damlaları birer birer düşerken, köyün
köprüsünden sürüler birer ikişer geçmeye koyulurdu. Çobanın yanık kaval sesi Çoruh'un hırçın sesine eşlik eser, kavakların titresen yaprakları akşam esintilerini haber verirdi.
Tandır ekmeğinin mis gibi kokusunu hisseden komşular hal hatır sormak için Fatma annenin yanına gelir ve uzağa gelin giden kızının yokluğunu aratmamaya çalışırlardı ama Fatma annenin yüzünü gizleyip içten içe ağladığını da hemen herkes bilirdi... Ayrılık açısı yüreğine tak etmişti belki de... Kızı ile okuma yazma bilen tanıdıklarına bazen de köyün öğretmenine mektuplar yazdırıp yolluyor ve acılı yüreğini bir nebze olsun dindirmeye çalışıyordu...
Bir katır yüklenen odunları ağır aksak taşıyor, sahibinin bağırmış seslerinin etkisinde kalıyor gibi acele bir telaş içine giriyordu...
Köy kahvesinde gündüzleri hemen kimse olmaz Cabbar ve yardımcısı Salim gün boyu gelip geçen arabalara seyre dalar ve uzun sürede radyodaki türküleri büyük bir keyifle dinler ve bu coğrafinin taşına kayasına kimi zaman da küfürler savurur ve Salim'in gülmediğini görünce bu sefer ona durup dururken kahvenin önünü süpürmesini isterdi...
Tacar'daki göle giden yemyeşil çimenli yola sıralı tarlada insanlar kimi zaman kışlık toplarını biçer ve hayvanlarına yükleyip evlerinin hemen dibindeki mereke yığar ve uzun geçecek kış gecelerinde hayvanlarına verir ve kışın çabuk bitmesi için Allah'a duada bulunurdu...
Kışlık odununu ormandan temin eden köylüler ormancılara yakınmamaya büyük önem verir ve sürekli diken üstünde bulunurdu.. Köyün yazın bile buz gibi alan suları, her yani saran ceviz ve dut ağaları e cam ve ardıç ağaçları bir masal diyarını andırırdı.
Veli eminin harman yerinde kadınlar sıra sıra oturur öteberiden sohbet eder kimi zamanda karşıda kıvrılarak uzanıp köy yolunda Hüsnünün minibüsünde köye gelip gidenleri fısıldaşırlardı.
Yaz başında ineği dağdan uçan Sariye teyze hala derli derli söylenmekteydi... Sarı renkli bu akıllı inek onun tek dostuydu... Çocukları gurbette hayat mücadelesi vermek ve ekmek kazanmak için köyü terkedildi uzun yıllar olmuştu. Şimdi bu dünyada yapayalnız kalmıştı... Neyse ki muhtar nahiye müdürüne mektup yazmış ve ona bir inek alacak kadar para verilmişti...
Günler geceleri kovalayadursun köyün kahvesine bir gün takım elbiseli bir kaç adam geldi..