Dağlara ilk karlar düştüğünde Büyük Dağ gelinlik gibi beyaza bürünür ve Çoruh'un akışı yavaşlar ve köy evlerinin bacalarından dumanlar tüterdi. O günlerde en büyük keyfim tahta kızağımızla yamaç aşağı kaymamdı... Ne zaman kar yağsa kızağımı alır ve kaymaya giderdim. Buna en çok nenem kızar ve kızağımı yakacağını söylerdi. Ben bunun bir anlık sinirle söylendiğini düşünürdüm... Bir gün gerçekleşeceğini aklimin ucundan bile gerdirmezdim. Akşam yemeğinde kavut çorbasının enfes kokusu tüm odaya yayılmıştı. Sobanın üzeri kıpkırmızı olmuştu. Nenemin yüzünde ise güller açmış gibiydi. Bunun nedenini bilmiyordum ama bununla pek ilgilenmiyordum zira üşüyen ellerim ve ayaklarımı ısıtmakla meşguldüm. Nenem
"İyi ısın Tahir, iyi ısın" dedi bu sefer gülerek... Kızağımın, önümdeki sobada parçalanıp yandığını gözyaşları ile öğrendiğimde bütün dünyam yıkıldı zannettim...
Uzun zaman kar yağdığı günlerde dışarı adim atmadım...Kar yağdığı gecelerde tipi seslerine kurt ulumalar karışır, uykum bölünür bir düşünce alırdı beni..
Nenem o aksam patates yemeği yapmak için patatesleri soyarken bir hikaye anlatmaya koyuldu :
93 Harbinin acıları taptaze dururken köyümüze ermeni çeteleri baskınlar düzenlemeye başlamıştı. Köyün Osmanlılardan kalma tarihi camisinde imamlık yapan Molla Şamil yatsı namazından sonra köyde eli silah tutan bütün erkekleri toplantı için camiye çağırmıştı
Ermeni çetelerinin köye zarar vermemesi için artık silahlanması ve gerekli tedbirlerin alınması kararlaştırıldı... Bütün kişilerde silahlar vardı. Çok dikkatli olunmalı ve habersiz hiçbir yere gidilmemesi gerektiğini söyledi Molla Şamil in dayısı Rasim efendi... Bu yaşında rağmen gözünü budaktan sakınmazdı.
İki gün sonra köyün çobanı ölü bulunmuş ve hayvanlar yağma edilmiş edilemeyenler vahşice katledilmişti... Bir de not bulmuşlardı talihsiz çobanın öldüğü yerde. Kağıtta kan vardı. Belki de bu mesaj vermekteydi... Molla Şamil kağıdı okudu ve buruşturup yere fırlattı. Etrafındakiler neler yazıyordu da bu kadar sinirlendi diye homurdanmaya başladılar...
O kağıtta yazılanları hiç kimseye anlatmadı. Kimse de öğrenemedi orada yazılanları... Yalnız bir şey kalabalığın dikkatinden kaçmamıştı. Molla Şamil ihtiyatlı bir hal almıştı. Önceden de böyle olduğu tanıdıklarınca söylenirdi
Köydeki herkes bu çetecilere karşı tüm tedbirleri almış gibiydi.
Bir gece ermeni çeteleri köyün dar yolunda gruplar halinde köye girmeye başlamıştı... Gözcülük yapmak için nöbet bekleyen Mecid ve Saim hemen diğer kişilere haber verdiler. Molla Şamil in talimatıyla ateş başladı. Çeteciler birer ikişer yere serilirken köyün kuzey tarafında yaygın başlamıştı. Yangın git gide büyüdü ve çetecileri de arkadan saran bizim köylüler, orman yönüne kaçmasına müsaade etmediler. Hepsinin cansız bedeni köylülerce ele geçirildi... Jandarma Molla Şamil ve tüm köylüye çok teşekkür etti ve atlarına binip gittiler. Nenem sözlerini burada tamamladı... Patatesler artık yemek için hazırdı...