Her gün İngilizce dersinde aklıma şu geliyor mutlaka : Bilinçli ve kendini yetiştirmiş bir insan gerek sosyal hayatında, gerek iş hayatında etrafındaki insanlara güven veriyor... Donanımlı bir insan olmak için yalnızca işini iyi yapmak iyi değil, aynı zamanda bilgili, görgülü bir insan izlenimi vermeniz de şart. Daha garantisi nedir söyleyeyim mi? Tüm bilgilerinizi hayatınıza başarıyla tatbik etmek, edebilmek... Bu bağlamda öğrendiği tüm bilgileri hayatında kullanmak üzere edinen bir insanla, zoraki dayatılmış bilgilerle kafasını samanlık gibi dolduran insanın hali bir değil tabii... Çağımızın en büyük hastalıklarından biri olan boşluk hissinin ortaya çıkması da belki bu yüzden.
Bugün İngilizce dersinde işte bu sohbet açıldı, konunun gelişimi de yakın zamanda okulumuzda düzenlenen bir münazaranın mevzu-u bahisiydi. Konuyu açan da söylediğim gibi her anlamda 'donanımlı' biri olduğu için yazıma böyle bir giriş yaptım. Evet, aynı zamanda sınıf öğretmenimiz olan Arif Hoca'mız, bu tip mevzularda fikrimizi alarak, bizi böyle temel konular hakkındaki düşüncelerimizle sınamaya çalışarak bence çok doğru bir hareket yapıyor. Diyebilirim ki eğitim konusunda tam bir profesyonel. Şu zamanlara dek hiç öğretmen olmayı düşünmedim, şu an da olmak istediğimi zannetmiyorum ama dünyada ikinci bir ömrüm olsaydı, kesinlikle öğretmen olurdum. Zira toplumun her anlamda kalkınmasında eğitmenliğin rolü çok büyük. Atatürk'ün de dediği gibi, gelecek nesiller daima öğretmenlerin eseri oluyor, bu bağlamda bir öğretmenin işinde kendini geliştirmesi, tam bir örnek kişilik temsil etmesi ve işinin tek boyutunun çocuklara bilgi verip onları sınamak olmadığını kesinlikle bilmesi gerekiyor. Kolay değil, nesiller geçiyor elinizden. Eğilmemiş yaş bir ağaç olarak önünüze gelen çocukları tezgahınızdan işe yarar birer ahşap alet olarak da uğurlayabilirsiniz, bir baltaya sap olamamış odunlar olarak da. İşte öğretmenlik bu denli önemli olduğu için kutsal bir meslek...
İngilizce öğretmenimiz Arif Hoca da bu şekilde görgülü, zeki, kendini yetiştirmiş biri. Onu bu iş ahlakı ve yüksek kültürüyle kendime örnek aldığımı söyleye bilirim. Çok anlayışlı bir insan, etrafındakilere kendini dinletebilmek gibi eşsiz bir yeteneğe sahip ve bunu da en iyi şekilde kullanıyor. Etrafındaki insanlara öyle bir şey vadediyor ki, onlar da kendisini ilgiyle takip ediyorlar : bu şey onların problemlerine çözüm getirme isteği ve onlara kendilerini tanımada hiç şüphesiz fazlasıyla faydalanabilecekleri bilgiler sunması... Bir İngilizce öğretmeninin, insanın kendini tanıma arayışı ve felsefesiyle ne işi olur demeyin, size artı şeyler katan özellikler, sizi hayatta her zaman aranan birisi kılar ve inanın bunun dışında daha çok faydası vardır. Kendisinin en azından öğrenciler çevresinde hak ettiği saygıyı gördüğünden şüphem yok. Peki onu hakiki anlamda 'kaliteli insan' yapan neydi acaba, merak ettiniz mi?
Sebep şuydu : Bir idealinin olması... Onun amacı, hayatında gördüğü tüm öğretmen kaynaklı hataları ortadan kaldırmaktı. Gördüğüm kadarıyla bunu oldukça başarılı şekilde yapmış, hala da kendine bir şeyler katmak için bilgi arayışında. Kendini kendine açıklayabilen ve açıklamaya çalışan bir insanın başkalarıyla arasında ne problem olabilir ki? Başkalarını anlamakta ne kadar zorlana bilir? Başka meslekler için de muhakkak çok mühim bir mesele bu, ama öğretmenlikte apayrı bir önem arz ediyor. Bir öğretmenin düzgün, ılımlı ve anlayışlı olması toplumdaki şiddetin bitmesi açısından da çok önemli. Dolayısıyla insan mutlak surette kendine akademik bilginin dışında bir şey katmalı, insan olmalı...