27.08.15 (yine mutsuzluktan kusmak istediğin bu günü unutma)
İlk dinlediğim andan itibaren Üç Elma şarkısının bana yazıldıgını düşündüm. Öyle bir eziklik. Şuan yine ağlamamak için
kendimi zorluyorum. En korktuğum şeylerin kapısını çalarken buluyorum kendimi ve bunu durduramıyorum. Olmak istediğim kişi
değilim. Kendi özümü bilmiyorum, özüm ne unuttum, özüm hiç olmamış gibi. Sanırım kişiliksizim, arayıştayım. Aralıktayım.
Hep yutkunmakta zorlandığım bir şey var boğazımda, bir çığlık ya da birkaç cümle. Hep orada, ilk mutsuz olduğum andan beri.
Bir şekilde bana susmak ve alttan almak kalıyor, nasıl oluyor anlamıyorum, seçeneksiz bırakılıyorum. Bana hep gülümsemeli
bir rol düşüyor. Çok gülümsemekten mi acaba bu yumru?
Tanıdığımı düşündüğüm hiç kimse tanıdığımı sandığım kişi değil, hepsi mi ikiyüzlü yoksa ben miyim onların öyle olduğuna
inandıran kendimi?
Başa sarıp duruyorum şarkıyı çocukluğumdan bu yana beni anlatıyor biliyorum.
"Çoccukken de böyleydim, özel biri değildim. Düşe kalka büyüdünüz ben sadece izledim."
Hep gülümsemekten bıktım, gerçekten olduğum gibi mutsuz bir gün geçirmem gerek, ağlayıp, içip, bütün gün surat asmam gerek
Kimsenin hiçbir şey sormaması gerek, kimsenin bu durumdan dolayı bana kızmaması gerek, aslında kimsenin olmaması gerek.
Kendime itiraf etmem gereken tonla şey var.
Şimdi bir sigara daha içmem gerek gibi, bu sayfayı kapatıp yine ne yapacağım diye düşünmem gerek gibi. Hala kendime itiraf
etmem gereken şeyler var.