Eskiden olsa kızgınlığa mahkum olurdum.
Kımıldamazdı sinirlerim gerilmekten.
Zaman harmanladıkça öğreniyor insan...
Kızgınlığa mahkum edildiğini.
Bıçak sırtı sanıyor yaşadıklarını,
Yaşayamadıkları haksızlık...
Oysa,
Gelen ve giden her şey,
Oldurmakla ilgili...
Verilen veyahut verilmesini dilediğin her şey
Seni sen yapmakla ilgili...
Kımış Kımış yalnızlık kokusu ile,
Kanata kanata sevda acısını deneyimliyorsan.
Ve gün geliyor...
En zorlu, en puslu, en caresiz anlarda kalıp.
Bir durup...
Bir nefes alıp...
Kendini dinliyorsan...
Deneyimlediğin her şey,
Gözlerinde bir perdeye vesile oluyorsa...
Yazdığın, çizdiğin, sevdiğin, sövdüğün her anı...
Milim milim geziniyorsan,
Umudunu da kesene koyup.
Bir yolculuğa daha şahitlik ediyorsan!
Kimseye ne eyvallahın kalıyor...
Nede öfken...
Demleniyorsun,
Filitre kahve gibi...
Özün suyuna karışıyor damla damla
Sakin sakin akıyorsun anlara...
Gelen de hoş geliyor...
Gidende hoş...
İşte o an anımsıyor ve anlaşıyorsun yaşamakla...
Bütün bunlar 36 yaşından sonra ambara koşuyor ☺️
Belli mi olur belki seninkini daha erkene taşıyacak tekamül yolculuğun olur...
Ne olursa olsun kendine sarıl...
Sana en yakın sadece kendinsin.
Dostun sözlerine takıl ????