43
Köydeki Taşköprü'nün her zaman en iyi arkadaşı Çoruh nehri olmuştu. Bunu köyde hemen herkes bilir. Yaz kış demeden akan Çoruh'a
bu köprü en büyük hediyeydi belki de.. Çoruh un ilkbaharda coşan suları görenleri ve duyanları dehşete düşürüyor türlü türlü hikayelerle nesilden nesile anlatılıyordu... Çoruh'a şarkılar söylenir şiirler yazılır en güzel sözleri duymak ister gibi durup bitmeden akardı. Çoruh un gönlünde ne vardı bilmiyorum ama bu zamanın tanığı köprü de türlü hikayeler gizliydi. Taşköprü'nün ön cephesinde bu köprüden geçenler selamete kavuşsunlar sözleri yazılıydı. Bu kitabe ne zaman ve kim tarafından tahrip edildi bilinmiyor.
Taşköprü ile ilgili anlatılan hikayelerden biri de karşı köyden Ferman ile Fatma’nın Hikayesinde yaşardı. Anlatılana göre karşı köyden bir güzele sevdalanan Ferman , Fatma’yı görmek için her gün Taşköprü'ye gider. Bir süre sonra Ferman , kızı istemeye gider. Fakat Fatma’nın babası iki sevdalının kavuşmasına izin vermez. Ancak sevdalıların köprüdeki buluşmaları gizlice sürer.
Bir gün Fatma’nın babası durumu fark eder ve gece yarısı köprüde sevdalılara pusu kurar. Silahlar ateşlenir; köprü ortasında iki sevdalı öldürülür. Ferman ile Fatma’nın aşkı türküsü yazılır ve ağıtlar yakılır.
Başka bir anlatılan hikayede ise Babür adında genç bir adam nehrin karşı kıyısında yaşayan bir kıza aşık olur. Nehrin üzerinde köprü olmadığı için Babür sevdiği kıza ulaşamaz. İki aşıkta nehrin kıyısından karşı karşıya konuşurlar. Bir gün kız, Babür'ün yanına gitmeye karar verir ama daha karşı tarafa ulaşamadan suya kapılır. Genç adam, tüm aramalarına rağmen kızı bulamaz.
Genç Babür beyi Meyahan Farginoglu ’in yanına gider ve ”Sevdiğim kız yanıma gelmeye çalışırken suya kapılıp boğuldu. Gelin burada bir köprü yapalım, insanlar rahatça geçebilsinler, sevdiklerine kavuşa bilsinler” der.
Beyinin adamları köprüyü yarıya kadar yapar ancak köprünün kemer açıklığı büyük olur. Beyin adamları Babür'ü yanına çağırır ve köprünün diğer yarısını yapıp yapamayacağını sorar ona.
Babür köprüyü tamamlayabileceğini söyler fakat beye bir şart koşar. ”Köprünün diğer yarısını tamamlarsam, senin sağ kolunu bilek hizasından keseceğim demiş” Aynı şekilde Bey de Babür köprüyü tamamlayamazsa onun sağ kolunu keseceğini söyler. Babür köprünün kalan kısmı için çok çalışır ve köprüyü tamamlar ve beyin sağ kolunu bilekten keser. Köprünün ortasındaki kesik el figürünün ise iddiayı kaybeden beyin kesilen elini sembol ettiğini söylenir.
Bir başka anlatılan hikayede ise bizim köydeki Taşköprü'yü zengin bir Çerkez kız yaptırdı. Bir gün Çerkez kızı köprü yapımını görmeye giderken köprüyü yapan ustalardan birinin oturduğu yerde sürekli kibrit yaktığını ve buna sinirlenen kıza çok cimrisin sözü üzerine Çerkez kızı o zaman ben de bu köprünün ayağına bir küp altın gömeceğim demiş. O güne kadar köprüye tuhaf adamların neden vakit li vakitsiz geldiklerine anlam veremiyorduk. Meğer bu bir küp altın içinmiş diye geçirdim içimden. O gün bugün defineciler de gelip gider olmuştu...
Asırlar geçti hikayeler anlatır kuşaktan kuşağa... Aşklar yaşanır destan olur dillerde... Çoruh ise alkış tutar Taşköprü de bulunanlara...
Tüm gece köprüyü harman yerinden izledim. Zühre'yi aradım gözlerim... Ne bir iz ne bir ses vardı ona dair...
Bir asır zaman geçti sandım Taş köprüde
Ağladım ağladım Çoruh gibi. Kalbimdeki yangını söndürmek bir damla etmese de...