44
Sonbahar yağmurların yağmaya başladığı bir zaman davulların ve zurnaların sesi köye kadar ulaşmıştı. Sonbaharda düğün yapıldığı görülmüş şey değildi. Sonraları bunun nedeni anlaşıldı.
Vakti zamanında köyün en güzel kızı olan Sümbül yaşardı burada. Gel zaman git zaman Sümbül büyümüş, serpilmiş ve köyün en güzel kızı oluvermişti.. Sümbül ailesinin durumu aslında iyi değildi ama kızın babası zengin biri olduğuna inandığı karşı köydeki Ihsan ağaya çok güvenmişti... Kızını bu ağaya vermeye kara vermişti. Kızına bazı zamanlar kızdığı anlarda evlilikle korkuttuğu olurdu ama bu neredeyse dedesi yaşındaki bir adamla evlendireceği hiç ama hiç aklına gelmezdi... Sümbül 18 yasinina yeni girmişti ki sonunda babası Sümbül'ü ağaya vermiş ve dillere destan bir düğün etmişlerdi.
Sümbül'ün çocukluktan beri sevdiği bir kişi vardı civar köyde...Adı Mirattı...
Bir gün birlikte evlenmeyi hayal ediyorlar bu iki aşık. Ama bahtları yüzlerine gülmemişti... Simdi biri gelin oluyordu gözü yaşlı, biri eli kolu bağlı yüreği parça parça. Ne var ki iki yürek yaşarken ölüyordu adeta...
Düğün bitti ya kimse Sümbül'ü arayıp sormaz oldu artık... Babası ağanın verdiği bir dönüm tarla ile dünyaları aldığını sanmıştı. Kızını düşündüğü yoktu. Bir tek annesinin gözü yaşlıydı nicedir. Gözyaşları akmaktan gözpınarları kurumuştu.
Mirat bir gün köye doğru giderken Sümbül'ü gördü. Beyin adamları bir aralık uzak tarla için konuşuyorlardı.. Sümbül çeşme başında Mirat i bir süre izledi. Yüreğinde hala o vardı. Mirat' ın da yüreğinin hala tek sahibesiydi...
Ertesi gün konaktaki müştemilatta bir yangın çıktı. Kahya ve yardımcıları bağırış çağrısılar arasında yangını söndürmek için diğerleriyle birlikte canhıraş bir şekilde gayret ediyorlardı. Bu arada Sümbül'ün anne babası da gelmiş ve kızlarının ne durumda olduğunu soruyorlardı. O vakte kadar kimsenin aklına Sümbül nerde diye gelmemişti. O an kayanin hanımı bir çığlık kopardı. Buradaydı işte burada diye bastı feryadı ağlaya ağlaya...
Konakta bir anda büyük bir gürültü koptu...Simdi bu konaktakiler Sümbül için ağlıyorlardı. Ama Sümbülden bir haber yoktu... Yangın söndürüldüğünde müştemilat ve içindekiler kullanılamaz hale geldi. Konakta uzun zaman matem havası hakim oldu... Ağa ise konakta çiftlik evine taşındı. Sümbül'ün anne babası ise perişan bir halde köyün yolunu tuttular... Biricik kızlarından haber alamamışlardı...
Mirattan ise kimse haber alamadı.
Çok sonraları Mirat ın köyden bir anda gidişi Sümbül ile gizlice kaçmasına yoruldu... Çeşitli rivayetler söylenir oldu...
Zamanla köyde Sümbül'ün sevmediği adamdan kurtulmak için müştemilattan bilerek çıkmadığı söylendi, kimileri ise Sümbül'ün kuş olup uçtuğu söyledi... Gerçekte ne olduğunu kimse bilmedi... Kimileri ise Çoruh'un kabardığı zamanlarda Sümbül ile Mirat Taşköprü'de bir at üstünde bir an görünür ve sonra gözden kaybolur dendi...
Kimileri ise Tacar'ın gölünden sümbül ile Mirat' ın bir gün çıkacakları söylenir oldu dolunay akşamında...
...