52
Her yıl mart ayının başında ay yıldızlı al bayrağımız Taşköprü'nün ortasındaki kemere asılır ve Çoruh'un akıp giden sularına bin bir gizemi fısıldardı. Birinci Dünya Savaşı'nı gören gazilerin gözlerinden süzülen yaşları al bayrağımızın asılmasıyla bir kat daha artar ve savaş anıları ve kahramanlık hikayeleri anlatılırdı. Köyün evlerinden görülen bu köprü herkese bir mesaj veriyor gibiydi. Bu köprü bu vatan var oldukça hep yer alacaktı. Altından nazlı Çoruh akıp gidecek ve üstünden de Çoruh'un daimi bekçileri yürüyecekti...
Köyün bu günleri belki de en güzel günleri diyebilirim... Çünkü bu gün genç yaşlı demeden herkes tek vücut olur ve aziz şehitleri ve gazileri rahmetle yad ederlerdi...
Muhtar kısa bir konuşma yaptı ve tüm ahali biraz sonra yağacak kara aldırış etmeden sözü hocaya bıraktı... Hoca, bu vatan için şehit olan aziz Mehmetçiklere ve gaziler için dualar okudu ve hep bir ağızdan Amin derlerdi...
7 Mart 1921 Artvin in kurtuluşu...
Artvin in düşmandan kurtuluşu öyle kolay olmadı.. Nice zorluklar ve fedakarlıklar gösterdi kahraman ecdadımız... Cepheden cepheye koştu yiğit Mehmetciklerimiz... Destanlar yazıldı birbiri ardına... Kimi zaman ise düşmana değil ama iklime yenik düştü askerlerimiz...
...
Söz döndü dolaştı ve rahmetli Bekir Mehmet Amcanın Seferberlik Destanini Artvin Yusufeli Taşkıran Köyünden Niyazi Dülgeroğlu tarafından okunmasına geldi. Niyazi Dülgeroğlu yemyeşil tepede Çoruh'a arkasına almış ve gürül gürül akan derenin sesine aldırış etmeden derin bir iç çekerek seferberlik destanını söylemeye başladı:
Seferberlik Destani
Ahh! 1330(1914 )da olan tufani,
Bu dünyada kimse görmemiş idi.
Eli silah tutan hepisi bilau harbi,
Herakata girmemis idi.
Sari gölden kalktık açtık bayrağı,
Bütün seyre çıktı Kiskim sancaği,
Yarı yazın çürük ayın sıcağı,
Hepisinden yaman oldu bu sene..
Taburumuz kalkti çıktı Ersis'e,
Bir velvele düştü umumi asa,
Bizden sorup sual eden olursa,
Ersis'te kalmaktır gumum bu sene,
Ersis'te oturduk bir ay bir hafta,
Günde okudular bir yafta,
Can kalmadı ehalide esnafta,
Değişti sulizaman bu sene.
Ahhh! Ersis'ten hareket ettik Hosar'a,
Arkadaşlar kimse bakmaz kusura,
Yarabi düşürme bizi esire,
Böyle kara bir gün olamas idi.
Hosor boğazını korkuyla aştık,
Yolu kesmiş diye haber aldık,
Dolandik etrafı sargıya aldık,
Karşı duran kimse kalmamiş idi,
Ahhh! Hosor boğazından Oltu'ya aştık,
Kafirin peşine kurt gibi uçtuk,
Oltu'yu hakettik Karsi bölüstük,
Kafir böyle tufan görmemiş idi.
Oltu'dan hareket eyledik bir gün,
Gözler görmemişti böyle bir düğün,
Sesinden durulmaz topun tüfeğin
Günden güne uğradı yolumuz kışa,
Yolu çevirdiler Sarikamiş'a,
Başımızda olan ol Halit Paşa,
Böyle bir kumandan görmemiş idi.
Sivas'ta bunlar geldi bunlar sıralı,
Kara boğaz'da verdi kararı,
Dünyaya hükmeden Urus kralı,
Böyle bir kara gün olmamıştı.
Karşı beri kurduk mitralyozlari,
Yerinden oynadı Kars'in düzleri,
Görmeyenler görsün gören gözlerin,
Görenlerde akıl kalmamış idi..
En sonunda diyor ki:
Dağların başına sarp fırtına,
Akıl baştan gitti bütün bütüne,
Nasip olur iner isek Artvin'a
Buluruk her derde derman bu sene.
Bir name söylemeye eyledim karar,
Bozulmussa mele olmus tarumar,
Niyazi kıldı bir destan yadigar,
1421 bu destana yetiştik.
Rahmetli Bekir Mehmet Amca
Niyazi Dülgeroğlu, Seferberlik Destanını tüm içtenliği okudu ve sözlerini tamamladığında tüm ahali sanki o günleri yaşamış gibi gözyaşlarını tutamadı...