17 Nisan 1940
Sazlık köyünden Süleyman ağabey bir gün bizim köyümüze gelmişti ve Cılavuz'da enstitüde öğrenim gördüğü söyledi ve elindeki marsı çocuklara bakarak okumaya başladı :
Sürer, eker, biçeriz güvenip ötesine.
Milletin her kazancı, milletin kesesine.
Toplandık bas ciftçinin Atatürk'ün sesine
Toprakla savaş için ziraat cephesine.
Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz.
Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz
İnsanı insan eden, ilkin bu soy, bu toprak
En yeni aletlerle, en içten çalışarak,
Türk için, yine yakın dünyaya örnek olmak,
Kafa dinç, el nasırlı, gönül rahat, alın ak.
Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz.
Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz
Kuracağız öz yurtta dirliği, düzenliği.
Yıkıyor engelleri ulus egemenliği.
Görsün köyler bolluğu, rahatlığı, şenliği.
Bizimdir o yenilmek bilmeyen Türk benliği
Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz.
Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz
Süleyman ağabey okuduğu kağıdı cebine koydu ve gelen çayını yudumlayıp gözlerini göğe doğru bir süre baktı.... Bu haliyle mutlu olduğu anlaşılıyordu...
Bu zor yıllarda Türkiye de eğitim alanında dünya sadece bize özgü bir eğitim kurumları da açılmıştı.
Sonraları Köy enstitülerden mezun olanlara verilecek diploma