Karşımda zaman zaman sohbet ettiğim büyük dağ ve hemen ötede Çoruh, baharı müjdeleyen sesini uzaklara iletiyordu. Şu taş evin yalnızlığı satırlara bu gece de sığmayacak gibi. Gece sessiz bir yolcu gibi çekip giderken, uykusuz geceden bir yaprak daha düşürüyordu...
Bu şirin köyde herkesin hemfikir olduğu bir konuda bütün mevsimlerin ayrı güzellikte olduğu gerçeğiydi...Eşeklerin ve katırların kış öncesi odun taşıdığı yollar eriyen karlarla çamura dönmüştü. Az önce geçen ineklerin ayak izleri çeşmedeki kürüne gittikleri izlenimini veriyordu...
Dünden bu yana aklım fikrim Zühre'yle konuştuğum bir kaç kelimenin tatlı tanısı olmuştu. Ona zamanında cevap veremediğim için içim içimi yiyordu. Ayrıca at arabası kazası da beni çok üzmüştü.
Yüreğimden kopup gelen en güzel şiirlerin tek sahibiydi Zühre'nin bakışı... O konuştukça viran bağlarının gülleri açılıyor, güldüğünde ise yüreğim mavi gökyüzünde gökkuşağında uçan kuş gibi kanat çırpıyordu enginliklere...
Zühre'ye cevap vermek için hangi zamanda hangi sözleri söylemeliyim bilmiyorum... Bazen bana baktığında bireyler diyecekmiş gibi olduğunu hissederdim...
Nasıl ki Çoruh'un bin bir kolu varsa ve bunlar Çoruh'a hayat veriyorsa; nice dağları aşıp vadileri geçip sevdalısı olan Karadeniz'e ulaşıyorsa ben de Zühre için her şeyi yapmaya hazırdım...
Bazen onun baktığı sularda bir balık olmayı isterdim. Bazense dokunduğu ağaçlara konan bir kus olmak isterdim. Dinlediği türkülerine anlamsız da olsa bir sözcük olmayı isterdim. Nakışlı mendiline dokunduğu bir motif olmayı isterdim... Okşadığı kuzuların sevgi dolu bakışını görmeyi isterdim. Çeşme başında dinlediği su sesinin içinde ayrı bir zamanın yavaş yavaş kayboluşunu...
Bu yaz öteki yazılara göre biraz fazla kurak geçmişti... Yazın bazı günler yağmur yağar ve her taraf suya doyardı ama bu yıl öyle olmamıştı. Patos günleri kimi zaman gecelere kadar sürer ve bittiğinde ancak düğün dernek kurulur... Harman yerinin sessizliği ni bozan davul zurna ekibi yeri göğü şenlik yerine cevirdi. Şehriban ve Murat in düğünleri de bir kaç gün sonra başlayacaktı ki ailenin büyüğü olan Mesut Dülgergil dedenin yorgun kalbi daha fazla dayanamadı ve hakkın rahmetine kavuştu. Düğün yerini mateme bıraktı... Ağıtlar tüm evlerden duyuluyordu...Böyle bir durum köyde çok sık görülmüyordu... Hayat acı tatlı sürprizlerle dolu demek ki...
Zühre'yi bundan sonra ne gün görürüm ne gün sorularına bir cevap veririm bilmiyorum. Bildiğim tek şey yüreğim her an onun sevdasıyla atıyor yazdan beri... Aksam eve gittiğimde dertli defterimde Ahmet dayının Yusufeli ile ilgili bir şiiri gözüme takıldı. Ne diyordu peki bu şiir :
Yusufeli dediğin: Öğdem, Erkinis, Ersis,
Tabiatı hırçın da, insanları pek munis.
Gurbetçilik bir meslek, toprağı kıt diyarda.
Önde gelen insanlar, ülkede ve dünyada.
Her köyü başka güzel, bağları evlek evlek.
Çalışkanlık dürüstlük, anane ve gelenek.
Zor köyünü biliriz, Fatin Rüştü şehidi,
Huzuri baba ordan tüm ülkeye şan verdi.
Khumhal,Nizgovan,Cilcim,Nusuncurdan Danalet,
Yazın şenliği bolda, kışın boşanır millet.
Kobak’tan geç Barhal’a, bal ile balık yersin.
Khevek’ten aş Kaçkar’a, cennet burası dersin.
Utav’dan sonradır Barh, Balkhibar sonra Kobak
Tsalikvan’ın başında tulum ile oynasak.
İyi üzüm ve pirinç, yetiştiren Peterek
Livane kalesinden, görünüyor hüngamek.
Kiskim, Kahnes ve Tünges, tarihi fırıncılar,
Yeni nesil tahsilli, yüksek yerde çocuklar.
Aros’tan Kiskim’e in, karşıdadır Hüngamek
Fırıncı deyip geçme, hem sanattır hem emek.<br>
Oşnak’tan Çörgens’e çık, dağ havası alırsın.
Bal ile et yiyorken, ne adamlar tanırsın.
Oşnak’ın yanı Nikhak, Artvin’in en son köyü,
Karşısı Karakamış, babamın dede köyü,
Oşnak çarşısı meşhur, tarih kokan yapılar,
Ahşap Nikhak köprüsü, garipliğine ağlar.
Ustalığın senedi bu tarihi yapılar,
Su altında kalacak bu değerli tapular.
Hers’ten çıksak Oğdar’a, közde patates yeriz.
Aşıkları namlıdır, karşılıklı söyleriz,
Korta ,Uşkhum’dan Okher, Akhot sol yana düşer.
Gurbet kaçınılmazdır, yoksulluk dert olursa.
Tsoviskhar deresi var, Armeşen’den Arcevan.
Hazar’ın kıyısında, Azerbaycan Arcevan.
Dünyanın her yanında, adı var adamı var,
Aşpişen’le İşhan var, sebzesi erken olur.
Çalışkan insanlardır, ekmeği taştan bulur.
Sevgi dolu insanlar, nerye gitsen bulursun.
Yusufeliliyam der ya sende mutlu olursun.
siir burada bitiyor ve artik sözü geceye bırakıyordu.