69
Sonbaharın yavaş yavaş etkisini göstermeye başladığı bir güne uyanmıştım. Çeşmeden güğümlere su doldurmak için oraya yürümeye başladım...Çeşme başına geldiğimde güğümleri doldurmaya koyuldum. O sırada yakınlarda yer alan elinde sarı ördeği ile minik bir çocuk geliverdi. Sevimli hali ve tatlı gülüşü ile annesine bireyler söylüyor ve sarı ördeğini çeşmedeki suyun biriktiği yerde yüzdürüyordu ... Çocuk mutluluktan üzeri başına sıçrayan su damarlarına aldırış etmeden eğleniyordu...Arada bir bana kaçamak bir bakış atıyor ve utanır gibi yaparak yüzünü kapatıyordu... Şu yavrunun mutlu hali beni kendi çocukluğuma götürmedi desem yalan olur...
Küçükken dedemin bana verdiği sarı ördeğin bir hikayesi vardı. Yıllar geçse de bu ördeği, dedemin kütüphanesinin üst rafında ilk günkü gibi saklarım ve severim. Bazı geceler onunla uyuduğum da oldu konuştuğum da... Sarı ördeğim bir derviş gibi beni dinlerdi... Az sonra konuşacakmış gibi gagası oynar diye düşünürdüm... Hiç konuşmadı. Nedendir bilmiyorum, konuşsa belki de tüm güzellik kaybolup gidecek ve ondan nefret etmeme neden olacak diye düşünürdüm...
Aslında benimle ayni yasta olan çoğu kişi, çocukken bu sarı ördeklerle oynamıştır... Hemen herkesin çocukluk anıların da mutlaka sarı ördek hikayesi vardır...
Pirinç biçerken sarı bir ördeğin yeşillikler ortasında belirivermesi bir çocuk için ne büyük mutluluk... Ya meyve bahçelerine giden kanalda bir hızlı hızlı yüzen bir ördek görmek... Belki de en ilginci Çoruh'un döne döne köpüren sularında birkaç ördeğin birbirini izler gibi olduğu yerde dönmesi ve Taşköprü'ye selam verip uzaklarda gözden kaybolması...Dedem bu oyuncakların köyümüze nasıl yolunun düştüğünü bir seferinde şöyle anlatmıştı :
"Bundan yıllar evvel önce SSCB'den oyuncak yüklü bir kamyon yola çıkmış. Önceleri kamyonun nerede mola vereceği belliymiş. Tam her şey yolunda gidiyor denilirken bir aksilik vuku bulmuş...Neden ve nasıl olmuş bilinmez su kavuşumu mevkiinde araç arıza yapmış... Şoför Türkçe bilmediği için yardıma gelenlere derdini bir türlü anlatamamış. Şoför arada bir kamyonetin kasasını gösteriyor ve anlaşılmaz bir şeyler söylüyor ve sonra da ciddileşen yüzünde sol şakağındaki damar şişiyordu... Bu hali bir süre devam etti. Nasıl olduysa oradan geçmekte olan bir tur ekibi olay mahallinin az ilerisinde durdu... Yavaş adımlarla geldi ve kendilerini tanıttılar.
-Kolay gelsin hemşerim. Hayırdır bir sorun var galiba...
-Hoş gelmişsiniz dedi yardıma daha önce gelen kişi... Ablak yüzlü ile güldüğünde tuhaf görünüyor ve pek güven vermiyordu...Az sonra tercüman, şoföre yabancı dilde bir şeyler sordu... Ardından diğerlerine dönerek "kasada yedek lastik var ama kasanın en altında" dedi ve " onu almak bir hayli zor olacak" dedi ve ekledi; "deminden beri sizden önce gelenlere bunu anlatmaya çalışıyorum lakin anlamıyorlar" dedi... Yedek lastiği alabilmek için şoför kasada bulunan oyuncak deryasını indirmeye güç bela ikna edildi tercüman tarafından... Tercüman bir aralık bu aracın Ankara ve ardından da İstanbul'a gideceğini diğerlerine söyledi... Herkes kan ter içinde kamyonun kasasında kolilerde saklı duran ama içinde ne tür bir oyuncak olduğu bilinmeyen bu kolileri birer ikişer indirmeye başladılar... Neredeyse gün çekilecekti. Akşam olduğunda şoför yola devam etmedi ve geceyi burada geçirmeye karar verdi... Bir eve misafir oldu. Şoförün gözü hep kamyonundaydı. Herkes uyurken gece yarısı yeryüzü, gök boşanırcasına yağmura teslim olmuş ve oluşan sel kamyonu Çoruh'a devrilivermişti....
Gün ağarırken uyanan herkes gözlerine inanamamıştı. Zira kamyon yerinde yoktu... Hemen jandarma ya haber verildi ve kamyonu aramaya koyuldular... Şoför yola çıkmadığına pişman olmuş bir halde dövünüyor ve arada bir ağlayan gözlerini koluyla siliyordu... dedi dedem. Ve sözlerini şöyle sürdürdü :
"Selden sonra Çoruh boyunca köylülerin sonradan sarı ördek olduğunu öğreneceği oyuncaklar her here saçılmıştı... Önceleri çok konuşulur oldu bu olay da... Hemen her yerde sarı bir ördek olduğu gerçeğine zamanla alıştılar dedi.
O gün sanırım bir çocuğun duası kabul olmuş ve köydeki tüm çocuklar sarı ördekle tanışmışlar ve çok sevmişlerdi....Binlerce sarı ördek kaybolmuştu ama ara ara sarı ördekler derede ortaya çıkıyor ve hafızalardaki tazeliğini koruyordu... İşte sarı ördeğin başı hüzünlü ama çocuklar için mutlu hikayesi bu...Topacım kayıp bir diyarda ama sarı ördeğim kütüphanemde bir köşede zaman öldürüyor... Bir şeyi merak ettim. Zühre'nin de sarı ördekle ilgili bir hikayesi var mi? Benim sarı bir ördekle konuştuğumu öğrenince yüzündeki ifadeyi çok merak ediyorum... Belki de tatlı bir gülümseyiş ile güler söylediklerime...
Bugün çeşme başındaki çocuğun mutluluğu binlerce sarı ördeğe değer...
Türkiye'deki ve dünyadaki tüm çocukların gerçek anlamda gülümsemesi ve çocukluklarını oyuncaksız geçirmemesi ümidiyle.