Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
71 Ey sahranin lalesi sen yalniz başına yananazsi - Sözümoki
22 Şubat 2020, Cumartesi 15:12 · 602 Okunma

71

"Ey sahranın lalesi sen
yalnız başına yanamazsın"
Muhammed İkbal- Cavitname

Köyde akşam olmadan nenemin yaptığı rutin bir iş vardı o da ineğin sütunu sağmak ve bu sütü süt makinasına vurmaktı. Böylece süt ve kaymak ayrışmış oluyordu. Dün akşam süt makinası nasıl olduysa bozuluvermişti. Nenem sabah olunca uzak komsumuz olan iyi yürekli ve yardımsever Fatma teyzeden süt makinasını almamı istedi. Zira o nenemi kırmazdı. Sabah olduğunda süt makinasını almak için düştüm yollara...Çeşmenin az ilerisindeki tandırı tam geçiyor derken Çiçek Ana ve bir kaç kadın ekmek yapmaktaydı. Çiçek Ana ekmek yaptığında köyün tüm kadınları ve genç kızları kimi zaman genç oğlanları bir yerde onun anlatacağı hikayeleri dinlerdi... Köyde onun kadar güzel bu işi güzel yapan biri daha yoktu. Çiçek ana beni gördüğü vakit hal hatır sordu buyur etti. Terlemiş alnı ve kızarmış yüzü ile gözleri dumandan ve ateşten etkilendiği her halinden belli oluyordu... "Sen hiç Güzel Eleni'nin hikayesini bilir misin? Tahir" dedi ve pişmiş ekmekten bir tanesini bana uzattı... Bu yörenin en güzel kızıdır bu... Ben bir şey demedim ama içimden "Ah Çiçek Anam. Yüreği öyle biri ile dolu ki... " Zühre buraların benim gözümde en güzel kızı. Bir gün benim hikaye mi de şu yöredekilere o eşsiz anlatışınla anlardan da o zaman sevda ne imiş bilsinler... dedim... Çiçek Ana, bana bir gün "eğer sevdalanırsan Elen gibi bir kıza sevdalan. Onun güzelliğinde bir kız sana çok yakışır.. ."dedi ve şu hikayeyi anlattı:
"İşhan köyünde 9. yüzyılın ilk yarısında İşhan Manastırı yapılmış ve kullanılmış sonra burası yıllarca toprak altında kalmış ve Selçuklu döneminde bulunarak onarılmış.. Anadolu Selçuklu hükümdarı Alaattin Keykubat'ın elçisi Veliddin Ağa, bölgede bulunan Livana ve Tavusker kalelerinden vergi almak için gönderilir. Veliddin Ağa, İşhan köyündeki tarihi kiliseyi görür ve buranın üniversiteye dönüştürüldüğünde halkın kendilerine bağlanacağını Keykubat'a önerir. Alaattin Keykubat, bir sonraki sene Keyhüsrev Ağa'nın başkanlığındaki bir grubu, kiliseyi onarması için İşhan'a gönderir. Kilisenin onarımı 8 yıl gibi uzun sürmüş halk moral olarak çökmüş, isyanlar çıkmış en sonunda çok kan akmıştır.Bu olumsuz durum neticesinde Keyhüsrev Ağa görevden alınır ve yerine başka bir ağa gönderilir. Sonunda kilisenin yapımını çokça maddi yardımlarda bulunan Bey kızı Elen üstlenir. Elen'in güzelliği dillere destandır. Onun gören gözler güzelliğinden deli divane olur. Kızın sarı saçları o kadar uzunmuş ki yerlere sürünmesin diye arkasında bir bohça ile taşırmış. Evlenme çağına gelen güzeller güzeli Elen kendisiyle evlenmek bir şart koşar. Kendisiyle evlenmek isteyenler arasından seçim yapmak için bir yarış düzenler. Elen, yarışmacıların kiliseden 2 km uzaklıkta bulunan mezarlıktan bir ok atacaklarını, kilisenin üstünden aşıran kişiyle evleneceğini, aşıramayanların ise okun düştüğü yerde öldürüp, oraya gömüleceğini söyler. Güzel Elen ile evlenme hayali, birçok delikanlıyı bu yarışa çeker. Ancak birçoğu oklarının düştüğü yerde öldürülür. Gençler arasından birinin attığı ok tam kilisenin üstüne düşer, o da kiliseye gömülür. Şu anda kilisenin önündeki ardıç ağacının, oku kilisenin üzerine düşen bu gencin gömüldüğü yerde biten ağaç olduğu da söylenir." Çiçek Ana bir aralık tandırdaki ekmeklerine baktı ve sözlerine şöyle devam etti:
"Oku kilisenin üzerinden aşırmayı başarabilen tek kişi ise bir Türk genci olan Şerif Bey'dir. Ne yazık ki Şerif Bey de okunun düştüğü yeri görmek heyecanı içinde atını koştururken bir ceviz ağacının dalına çarpar ve böylece o da okunun düştüğü yeri görmeden ölür ve öldüğü yere gömülür. Şerif Bey'in gömüldüğü yere Ramazan ayının 27.gecesi ışık düştüğü söylentileri yayılır. Bu olaydan sonra Elen, kilisenin onarımında görev yapan Yahudi bir ustaya âşık olur. Tutkuyla her gün onu görmek istedi doğar yüreğinde. Bu Yahudi genci sonradan bir kilisenim onarımı  sırasında  halatın kopması sonucu kilise duvarına konan taşın altında kalır ve can verir. İşte tüm bu olaylar tarihi İşhan Kilisesi'nin" Kanlı Kilise" olarak anılmasına sebep olur... Bu konumu 17.yy’a kadar devam etmiş. Ancak, 1877-1878 Osmanlı – Rus savaşından önce bir süreliğine kışla olarak kullanılmış. 19.yy’da batı kolu Osmanlılar tarafından camiye dönüştürülmüş, bu durum 1983 yılına kadar devam etmiş. Günümüzde kilise ve yanındaki Meryem Ana şapeli herhangi bir amaç için kullanılmamaktadır."
Çiçek Ana sözlerini burada tamamladı ve tüm dinleyenler mest olmuş gibiydi... Ekmekleri egişle tek tek tandırdan çıkaran Çiçek Ana'ya bu hikayeyi anlattığı için dinleyenler teşekkür ettiler...



...

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Özene bezene yaptığın faaliyet?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.