Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
81 Kandil çiçekleri Dünyanın hiçbir yerinde böylesine - Sözümoki
16 Mart 2020, Pazartesi 17:19 · 556 Okunma

81


Altın Otu (Kandil Çiçeği)

Dünyanın hiçbir yerinde böylesine yararlı ve anlamlı eğitim kurumları görmedim.”                     Georges Duhambel

Zühre'den ayrı düşeli bugün tam iki ay oldu. İki kocaman ay...Dile kolay...  Günlüğümdeki ürkek hecelerin buğusunda zaman tükemekteyim... Kitaplarım okunmayı bekliyorlar ve meraklı gözlerle beni izlemekteler...  Eskiden kalan kitap, dergi, mektup, fotoğraf gibi materyalleri karıştırmak gibisi yok. Eski dilde “evrak-ı metruke” denilen, yani terk edilmiş belgeler anlamına gelen bir söz vardır. Dedem zaman zaman bu sözcüğü söylediği olurdu. Ayrıca kitapların iç kapağına veya fotoğrafın arkasına yazılan bir not da çok kıymetlidir. Hele eski bir mektup bulursanız havada uçarsınız. Dedemin  kitaplığındaki Türk ve Müslüman Bilim Adamları Ansiklopedisinin içinde Cılavuz'da 1937 yılına ait eğitmen kursu bitiren mürekkebi belli belirsiz bir diploma gözüme ilişti. Heyecanlandım... Biraz da mutlu oldum...Tebessümle bir süre pencereden gökyüzüne baktım... Bununla birlikte okula ilk başladığı sene sonuna ait  bir mektup vardı. Notlar  da var vardı bu mektupta...Mektubun sonunda acı bir sürpriz gizliydi...Soba başında çıtırdayan odunların kızıllığı tavanı hareketli şekiller oluştururken, ıhlamurun tatlı kokusu tüm odaya yayılıyordu. Mektup ta şunlar yazılıydı:

16 Şubat 1936

“Sayın Hocam,

İlhan Cemil Yazgan’ın Birinci kanaat dönemi notları pek memnuniyet verici değil. Bunu iki şeye atfetmek lazım.
Birincisi ve en mühimi, çocuk ilk olarak çok öğretmenli ve ayrı ayrı dersleri havi bir sınıfta okumuş olma bakımından birden bire derslere ve öğretmenlerine intibak edememiş bir durumdadır. Bu bir çocuk için çok mühim bir şeydir. Malum olduğu üzere, çocuklarımız köylerimizde istenilen bir şekilde girişken ve açık zihinli olarak yetişemiyorlar, bir topluluk içine girdikleri zaman içlerine kapalılıklarından, daima köşelerde kalıp kendilerini gösteremiyorlar.
İkinci olarak da, malum, çocuk ilk olarak gurbete çıkıyor, ana-baba ayrılığının vermiş olduğu tesir, kafasında daha çok iz bırakıyor, meşgul olamıyor, bu sebepten de ilk zamanlarda muvaffak olamıyorlar.
İşte sayın hocam, bu sebeplerden dolayı, evladınız bu karne biraz zayıf notlar aldı, fakat ileride, artık o perdeyi yüzünden atarak, muvaffakiyetli notlar alacaktır. Bu hususta ikazlarınızı hiçbir zaman esirgemeyin.
Birinci notlarından sonra kendisi ile konuştum ve kendisine bu notlarının hiç iyi olmadığını, bu şekilde devam edeceksen babana boş yere masraf ettirme, dedim. Bunun üzerine çok çalışacağını ve hatta ikinci kanaat döneminde bunları görmeyeceğimi söyledi. Ben de, peki öyleyse, dedim, ikinci kanaat dönemi de işte yaklaştı, o zaman görürüz. Ve bana gene söz verdi, Müzik ile lisan hariç, diğerlerini hep kurtaracağım, belki bunları da kurtarırım, dedi.
İnşallah yüzümüzü kara çıkartmaz, temennimiz budur.
Şimdi notlarını bildiriyorum: Türkçe 3,Tarih 2, Coğrafya 3, Yurt B. 5, Matematik 3, Tabiat B. 3, İş B. 4, Lisan 2, Beden 3, Resim 7, Müzik 3, Din B.6.
İşte sayın hocam, durum bundan ibarettir.
İnşallah her şey yoluna girer, daha ileride iki kanaat dönemi var.
Sözlerime son verirken selam ve hürmetlerimi sunarım.
Müdür Muavini Hasan Demir.” Bir not eklenmişti buna o da :
Muhtemelen aynı yıllarda ortaokula başladık İlhan’la. Derslerini mutlaka iyi duruma getirdi ki, yıl kaybetmeden liseye başlamış. Ne hazindir ki, 1942 yılının Ocak ayı başında, beyin kanaması neticesinde aramızdan ayrıldı İlhan, lise birinci sınıfta iken.
Her aile çocuğunu en iyi şekilde yetiştirmek ister. İleri görüşlü, çağdaş bir öğretmen olan baba Mehmet Cemil Yazgan, kim bilir ne hayaller kurdu. Gurbet elde de olsa çocuğum okusun, iyi bir eğitim alsın diye çabalamış ama kader yolunu kesmiş. Allah hiç kimseye yaşatmasın; bir baba ve anne için evlat acısı, acıların en zorudur, derler. Kadere bakın ki, aradan beş yıl geçtikten sonra, baba da oğluna kavuşmuş...

Evin arka bahçedeki kandil çiçekleri henüz yapraklarını dökmediği her halinden belli oluyordu ama gün geçtikçe solmaya başladılar..
Bu çiçeklerden, Zühre'nin başına Çoruh'un kandil çiçeklerinden bir taç yapmayı ne çok isterdim...Güzel yüzünde parıldayan mumun titrek ışığı gibi seni uzaklardan izlemekteydim...

Zühre'nin son sözleri hiç mi hiç aklımdan çıkmıyordu...Ağlamaklı bakışı gözlerinden bir türlü gitmiyordu... Sanırım buna alışmam hiç mi hiç kolay olmayacaktı... Şu iki ay bana şunu öğretti ki benim Zühre'ye olan sevdama değil iki ay iki asır bile bitiremezdi...

1 kişi beğendi ·
Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Özene bezene yaptığın faaliyet?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.