Ortak acılarımız bir yana bireysel acılarımız da benliğimizin parçalarıdır.Geldiği gibi kabullenip bunu yaşamaktan çekinmemek gerekir.Ya çevrenin desteğiyle : sizi en çok hissedenlerle birlikte ya da kendi kendinize sarılarak fakat yaşamaktan kaçarak değil.Hepimiz zaman zaman sınanırız o günlerde bunu hatırlamak gerekir.Acısını yaşamayan insan iyileşemez.Dönüp dolaşıp aynı noktada kaskatı kesilir ruhsuz bir şekilde.Hissizlik vurur yüreğinin kıyısına.Ağlama ağlayamaz , gülme gülemez , olmamış gibi yapamaz.Asıl yapmak istediğin şey onu kabullenmemektir.Hayat düşe kalka ilerlerken , her duyguyu barındırırken acısını yaşamayan insan yaşamayı öğrenemez.Aklıma Cahit Zarifoğlu'nun dizeleri geliyor :
Acını yaşa
Öfkeni de yaşa
Ve seyret
Kendini sakın bastırma
Öyle suyun üstünde akan yaprağa bakar gibi bak
Uzanıp onu almaya kalkışma
Kendini suçlama, başkalarını da suçlama
Olacak olandan kaçınamazsın
O yüzden hiç bastırma kendini
Baskılama
Çünkü insan, bastırdığı duygunun esiri olur.
Öyle de oluyor gerçekten insan bastırdığı duyguya yeniliyor içinde bir yerlerde.Onu yaşamadan , dışarıya vurmadan etkisinden çıkamıyor.Acı sizi değiştirebilir , geliştirebilir , olgunluk getirebilir.Yaşamayan için söylemesi kolaydır her zaman fakat zihne şunu kazımak gerekir yaşadığınız şey her neyse onu yaşamaktan kaçarsanız o sizi kovalar.Bir nefes alıp bir besmeleyle derdimden büyük Allah var demeli.Çünkü acılar da her duygu gibi yaşamak için var ve yaşanmadığı sürece peşinizdeler.