Adaleti eşitlikten ibaret gören ahmaklar hiçbir zaman problemleri çözemezler ve hep var olan problemlere bir yenisini daha eklerler. Hukuki yasaları eşitlik ilkesi ile yapılandırmak zulmün temellerini atmak demektir. Nedense eşitlik nâraları atan bazı cenahlar söyledikleri ile bağdaşmayan tek yönlü bir hukuk sisteminin savunuculuğunu yapıyorlar. Kadın hakları gibi hususi bir başlık altında bütün yasayı kadından tarafa inşa etmek demek kadını hedef tahtasına koymak ve tehlikenin kucağına bırakmak demektir . Erkek hakları gibi bir başlık altında niçin savunucu yok bu bile kadın hakları ifadesi altında bir çok menfi menfaatler teşkil ettiğine işarettir. Kadın hakları insan haklarından ayrı ele alınması bile kadın ve erkek arasını ayrıştırmacı tutum ile kadının normal statüden daha fazla Hakka sahib olması erkek kişiliğinden üste tutulması toplumda kadının bürüne bileceği kimlik yapısı hakim ve üstün konumda tutulması toplum nazarında kadına olan bakışı olumlu yönde tesir yerine var olan bakışı bile menfi bir yöne çeke bilir. Kadın kimliği toplumun yapı ve oluşum taşıdır. Nesil ve toplum kadının imarı ile şekillenir çünkü toplumu inşa eden kadındır ve o toplumu ilk yetiştiren ilk eğitimi veren kadındır. Kadın memnun yahut şikayetçi olduğu toplumu kendi inşa eder. Yapısal olarak caydırıcı ve kat-i cezalar yerine fıtratın mücibi olan yasalar uygulandığı vakit adil düzenin sağladığı emniyet temin edilmiş olur. Fıtrat yasalarının esası doğrultusunda oluşturulan hukuk ve idare sonucu kadın fıtratı çerçevesinde varlığının en Tahir ve en münasip hali ile yetiştirdiği toplumun sihhatinden duyacağı Refahı saadeti ziyade bahtiyarlık ile hisseder ve şikayet etmez. Erkek fıtratı doğrultusunda en Tayyip ve en muvafık hali libas ettiği vakit sağlıyacağı emniyetten bütün dıyar hidayet ve necat bulur.