Bilirim sonbaharların sarı kaderine yazılmış sonu hazin küçük bir öyküyüm ben
Kimselerin açıp okumadığı bir kitapta üzerine hüzün tozları serpilmiş kederli gecelerin sonbahar rüzgarlarıdır belki de bütün bu yaşadıklarım Ki sonbahar yaprakları gibi dökülüp dökülüp savrulup gidiyor ömrüm elimden
Yalnızlığın en derin uçurumuna yaslanmış kalmışım yangın yüreğimle ey hayat. Sonunda gücüm tükenip düşeceğim belki ya da kendi yüreğimden taşınıp gideceğim kimsenin bilmediği, ulaşamadığı uğramadığı bir yüreğe
Varsın karanlık geceler yokluğuma ağıt yaksın sahte sevgilerle avutsun hicranımı zaman
Kaç yıldır ki yaşamın uğramadığı mezarlıklar gibiyim içime binlerce ölü gömülü Dolaşıp duruyorum ağaçların dökülmüş yaprakları arasında sonbaharın sarı soluk yüzüne sürüyorum yüzümü yaprak yaprak Ağaçlara baktıkça nedenini bilmediğim ama acısını duyduğum sararmış hüzünler kaplıyor içimi
Bilmem bu kaçıncı çığlığımdır ey hayat sesimi duyuramadığın Bilmem bu kaçıncı imda
Şimdi vurulmuş bir kuş kanadı gibi duygularım sığınacağım dal da yok Yıpranmış paralanmış eski bir giysi gibi duruyor üzerimde ömrüm Her ihanet onulmaz bir yara açtı yüreğimde ne yapsam durmuyor kanama