Ağlasam ferahlar mı içim? Yaptığım hatalarla yüzleştikçe, gerçekler bir kırbaç gibi yüzüme çarptıkça ağlasam gözyaşlarım yıkayıp arındırır mı ruhumu? Yaptığım hataları telafi edebilir mi gözümden çıkan yaşlar? Geçip giden,bomboş geçirdiğim zamanı geri getirip, içini doldurup devam ettirebilir mi hayatımı gözyaşlarım? Niye ağlıyorum? Niye acıyorum? Niye ağrıyorum?Gözlerimden çıkan her bir damla gözyaşımda yaşanmamışlıklarım, içi bomboş olan hayatım, sevdiğim fakat sevmemem gereken aşklarım, kendime acıyışlarım ve her seferinde hatalı ben olsam da kendimi haklı çıkarma bahanelerim var.
Bir insan parasız, sağlıksız, aşksız olabilir ama amaçsız olmak kadar insanı temelden çürüten bir olgu daha yoktur.
Ne zaman kendim için işe yarayabileceğini düşündüğüm hamleler yapmaya çalışsam karşımda engel olarak kendimi görüyorum. En büyük düşmanım benim. Kendime verdiğim hasarı geçtim, sevdiklerime verdiğim tahribatı nasıl telafi ederim? Sevdiğimin çaldığım zamanını, sevgisini nasıl kirletirim? İstemediğim halde neden kendime ve hayatımda olanlara zarar veriyorum ben?
Sürekli kendimi kendime sorular sorarken buluyorum. Bir şizofren beyninin karanlık sokaklarında kimi zaman olmayan yalancı sokak lambalarının cılız ışığına doğru yürürken buluyorum kendimi. Yanıtını aradığım soruların cevabının kendimde mevcut olduğunu bildiğim halde cevapların üstünü alelacele kamufle edip sakladığım o cevaplardan korkuyor muyum acaba?
Kayıp, yitik lânetli bir ruhum ben. Ölmüş fakat canlı bir bedende yaşamaya mahkûm bırakılmış,acılardan zevk alıp acıyla beslenir hale gelmiş, mutluluğun acı içinde kahrolmaktan ibaret olduğunu kendisine empoze etmiş biçare bir mahlukatım. Kendisine çıkış yolu arayan ama her seferinde kendi kendini çıkmaz sokaklara zincirleyen tehlikeli bir varlığım ben.
Ummaktan, ümit etmekten,sevmekten beklemekten, boşa geçen ve geçmekte olan sözde hayatıımdan yoruldum artık, ilerleyemiyorum.
Bu biçare kuluna bi çare Allah'ım!