AHİRET KARDEŞLİĞİ
Çocukluğumuzda hepimizin bir ahiret kardeşi olmuştur mutlaka.İki Müslüman arasında Allah rızası için, dünyada ve ahirette birbirlerine yardım etmek ve dua etmek üzere kurulan kardeşlik, dostluktur ahiret kardeşliği.
Halk arasında; bizden büyükse eğer ‘âret abla', küçükse ‘âret kardeş', yaşıtımız ise ‘âret' diye hitap ederiz birbirimize. Bu; dünyada can bağı ile bağlanan kardeşler, ahirette de birlikte olmayı umut ederler.
Peki bu ahiret kardeşliğinin nesilden nesle aktarıldığını hiç duymuş muydunuz? Ben kendim bizzat yaşadım ve sizlerle de paylaşmak istedim. Taa 1920’li yıllara gideceğiz. Büyük anneannemin genç kızlık zamanları...
Yaşadığı mahallede çok sevdiği bir arkadaşı vardır. Sevinçlerini, hüzünlerini birbirleriyle paylaşırlar; yedikleri içtikleri ayrı gitmez. Öz kardeş kadar yakın oldukları için birbirleriyle ahiret kardeş olmaya karar verirler.
Gel zaman git zaman bu iki ahiretliğin birer tane kızları olur. Onlar da anneleri gibi birlikte büyürler; ömürleri yettiği sürece de birbirinin ahiret kardeşi olmaya söz verirler.
Aradan yıllar geçer, küçük ahiretlikler de anne olurlar. Onların da birer tane kız çocukları olur. Bu kız çocukları da anneleri ve anneanneleri gibi, artık geleneksel hâle gelmiş bir şekilde ahiret kardeş olurlar.
Ve yıl 2019. Bir gün arkadaşlar ile bir tanıdık vesilesiyle bir eve davet edildik. Fakat gideceğimiz insanları tanımıyor ve evlerinin nerede olduğunu bilmiyorduk. Telefon edip adres istedik. “ Aa orası annemin çocukluk mahallesi, kolay buluruz evi” dedim.
Evi bulduk, içeri buyur edildik , tanıştık. Ev sahibi abla sırayla nereli olduğumuzu sordu. Sıra bana gelince, annemin bu mahalleli olduğunu ve Patatesçi Mustafa'nın küçük kızı olduğunu söyledim. Emine abla öyle şaşırmıştı ki! Bizim aramızda çok eskilere dayanan bir can bağı varmış meğerse! Teyzelerimiz, anneannelerimiz ve büyük anneannelerimiz ahiret kardeşiymiş.
Birbirimizin telefon numaralarını aldık, en kısa zamanda tekrar görüşmek üzere ayrıldık. Eve geldim, anneme bugün yaşadığım ilginç olayı anlattım. Annem hem şaşırmış, hem çok sevinmiş hem de duygulanmıştı. Gençlik zamanları gelmişti gözünün önüne. Uzun yıllara dayanan ahiretlik hikayesini bir de annemden dinlemiş, tıpkı onun gibi duygulanmıştım.
Artık hayatta ne büyük anneannem ne de anneannem vardı. İkisi de ben bebekken Hakk'a yürüdükleri için ikisini de görmek nasip olmamıştı.
Bir gün Emine abla aradı. Annemle beni misafirliğe davet etti. Biz de heyecanla gittik. Evin âret annesi 80 yaşındaydı. Başında beyaz örtüsü, yüzünde nurlu bir mütebessim ifade vardı. Hiç görmemiş olmama rağmen anneanneme benzetmiştim kendisini.
Annemle tam 50 yıldır birbirlerini görmemişlerdi. Kucaklaştılar, ağlaştılar. Uzun uzun eski günlerden bahsettiler. Kâh güldüler, kâh hüzünlendiler. Emine abla ile benim tanışmamı da Allah'ın bir hikmeti olarak gördüler.
Sonrasında biz de ahiret kardeş olmaya karar verdik. Madem ailemizde böyle bir gelenek vardı biz de sürdürelim dedik. 4. Kuşaktan ahiret kardeşliğimizi, ahirete kadar sürdürmeye söz verdik...