Bize susmak için zaman tanımadıkları gibi, neden sustuğumuza ilişkin bilinç kayıplarımızı da hissetmeye tenezzül etmeyecekler. Bu sebepten, her türlü yeni fikir sunan düşünürlerimiz; önce ayaktakımı, sonra bilim adamı, sonra da yöneticiler tarafından idam edilecek. (Kozmopolitan bir görüşle onlar bizdendir.)Bir yüzyıl sonra düşüncelerine kıymet verecekler, bu yüzden hep bir yüzyıl geriden gelerek günümüzü idam edecekler. Yani şimdiyi bizden alarak bilinçlerimizi eğitimle uyuşturacaklar. Akıl böyle heba olurken kalp dediğimiz şey, hep hayatın içinden olsa da, öylece kendiliğinden bir tıynete dahil olsa da... Dostlarımız tarafından istençle zarar görecek. Onlar hayatın sillelerini bizlere atacak. Kendi kendilerinden korumak isteyerek kazıyacaklar o belirsiz iyilikleri. Yine kendileri gibi öldürecekler diğerlerini. Bu sebeple düşünürler suskun kalacak yine pek çoğuna. Kalplerini ve akıllarını korumak için.. Dünya yaşarken kurtarılamayacak derecede uyuşuk ve vasat kitlelerle dönüp duruyor. Matilda diyemem Kafka gibi tavrında. Lâkin Breuer kadar dostça ruha dahil olabilmiş değil onlar. Bir filozoftan bekler miydi intihara girişimi öncesinde duygusal mektuplar gizlemeyi? O kadar asil ölürdü ki ne kendinde ne de dostunda iz bırakırdı o? İstihzadır bu, filozof intihar etmez, filozof ruhunu kurtarır yalnızca. Bu sebeple Breuer kadar akıl ve kalptendir. Nietzsche tavrında, asla Kafka gibi değil.