Al Sevgilim Kanser Ol Bununla
çağdaş coğrafyalar da, şehirler arası soğuk yokluğun.
ay çıktı sen dedim camlara koştum
samsun'da sonbahar ay'la yaşanırdı o zamanlar
sevdiklerimi özlemeye başlardım
bir hasretin, ihanet mektuplarını süslediği vakit
vazgeçmiştim senden
samsun'a ayla karışık sen yağıyordu
kapalı ortamda durulmayacak kadar
serin ve senin figürlerinle öğrendim yağmuru
oysa ben;
ankara'ya göründüğün yüzünü de sevdim.
usul usul yağdırdığın karı da.
tabii orta öğretimi saymazsak!
oysa ben;
özlem çatışmalarına maruz kaldın
hiçbir aşk şiirinde geçmedi adın
seni anmak, bir mucizeyi hatırlamaktır.
garip bir ortaöğretimin parçasıydık biz!
duruşehir'de sen;
al sevgilim kanser ol bununla.
sana şiirler yağdırırdım, çiftlik caddesin de
ama tunalı hilmi kızardı bana.
sen yoktun, farklı bir trafiğin ortasında yağmur
yağmayan cadde de götürüyordun kendini
seninle tekrar göz göze gelme ihtimalini sevdim.
son günler sancılı bir sürgün
yüzüm asıktı biraz, ne yana baksam ay..
sen gidince ben bir uçak oldum, şiirlerimle geldim sana
sen kanada'ya gidince
yanımdan geçen bulutlarla yarıştım
bir ülkeden bir ülkeye tarifsiz, trafiksiz geçiş..
oysa ben;
ayın aydınlık yüzünü sevmiştim
yıldızları kandırıp kaçmışsın
seni seviyorum, bana gökyüzünde yer yok, mersi.
sen gülünce ben uzay'a taşınmış oluyorum.
gözlerine bir kaç anı bulaşır
belli olur gerçek otopsim
farklı bir semtin ortasında
yalnayak, yağmurlardan kaçarsın
kalabalık dağılı verir aniden
seni anmak,
bir mucizeyi yaratmaktır.
duruşehir de saklanırsın,
bir müzik odasın da kilitli kalırız
mart ayı olur,
ay'a yükselirsin
bir uçurtma yapışır ayaklarına
sönüp gider aniden orta öğretim
en acılı sahafı,
gerçek kimliğimi öğrenirim
gözlerine baktıkça.
tabutum isyan eder artık
seninle göz göze gelmek,
bu gezegeni ödüllendirmektir
darmadağın bedenlerin
ruhları sıçrar caddelerimize
gözlerindeki anıları söküp atarsın
garip bir siren sesiyle irkiliriz
çarşamba yasa boğulur
duruşehir acıya..
çölde tutsak bir güvercin gibi yaralıdır ruhumun güvertesi..
limandan kalkacak son geminin
halatına tutunurum son anda
ay'dan bakarsın bana
kanada'nın sahilini, ışıklandırırsın.
öfkeyle doludur bağışıklık sistemim
haşyetten bayılırdım. tutardın kırık ellerinle elimden
"hadi dayan"
gerçekten öğrenirdin gerçek röntgenimi
garip bir sarsıntıyla sarsılır bedenim
ruhum kan kaybederken
nasıl tutarım şimdi seni deniz gibi?
fırtınanın uğultuları, acı siren sesleri
bir yalnızlığın sembolü
bir karanlığın umarsız ayrılığı
orta öğretimin acı sonu,
duruşehir'e senle bakmak,
bir mucizeyi yaratmaktır!
gözüme ilişti yüzün,
içimde kırık sonbahar
yapraklar sıcak ruhuma
bir nefes kadar yakın bahar
duruşehirden ölüme bir pas!
ellerin aklımda,
bütün limanlar telaşlı!
gemiler yalnız
güvertesi bilinmez bir aşkın kırık tarifi..
yaklaşıyor bahar
hiçbir yaprak,
eksiltemez gözlerini
bu sonbahar tehlikeli,
yaprakların dökülmüş
ağaçlar ölü!
seninle göz göze gelmek,
her şeye hazır olmaktır.
seninle göz göze gelmek,
uzaya taşınmaktır.
ay'dan erken, güneş'e geç kalınmışlık var.
kırık bir aşkın acıyla bağdaşan
hasretin tanımını geçiyordu okul duvarları..
ben sana ay kaldım, ay'dan kovuldum.
melih özyıldırım