Aldatmak bu kadar kolay mı sahiden? Hiç mi yüreğinizde bir sızı hissetmiyorsunuz? Mideniz nasıl kaldırabiliyor bunu anlayamıyorum. Birine değer vermiyorsan eğer, girmeyeceksin hayatına. Sevmiyorsan eğer yüreğini kirletmeyeceksin onun; seviyorum demeyeceksin. Aldatmanın dini, dili, ırkı, cinsiyeti yok; bu sadece bir karakter meselesi. Sevdiğinden başkasına dokunamaz ki insan. Gerçi aldatan insan hiç sevmemiştir ki! Ne kadar da küçük, insan onurunu zedeleyen bir davranış. Çoğu insan yakalanamadıkça da devam ediyor buna. İnsanlar… Ah insanlar… Nasıl da gözleri dönüyor, yasak olan her şey gözlerine nasıl da tatlı görünüyor...
Aldatmak, birçok türü olan ve maalesef tedavisi olmayan bir insan (ruh, karakter) hastalığı...
Işıl ışıl bir dünyamız vardı. Geldiler, kirlettiler… Oysa tek istediğimiz sevilmekti, sevmekti. İnsan aldatıldığına inanmak istemiyor bir türlü; şundan bundan dolayı yapmıştır diyor. Hele karşıdaki savunmaya geçiyorsa bir anda kendi içinde haklı sebepler arıyor. Öyle ki çoğu zaman karşı taraf ters psikoloji uyguluyor. Kendini suçluyor, "Acaba benden dolayı mı?" diye kendini soruluyorsun. Hayır, sebebi sen değilsin aldatılmanın. Karşındaki eğer sana bir değer veriyor olsaydı yapamazdı bunu, kıyamazdı sana. Sen yokken başkasına asla bakmaz, yüreğini seninle sarardı. Yapma ne olur! Kendini avutma bu bahanelerle. Sebebi sen değilsin bunun. Saklanma o bahanelerin, suçlamaların arkasına. Hadi kaldır eğdiğin o başını! Senin utanılacak, sıkılacak bir şeyin yok, güçlü olmalısın. Senin suçunmuş gibi davranılmasına müsaade etme, yenilme buna, yapma!
Aldatılmak; insan onurunu zedeleyen, insanı güvensizliğe hatta bazen paranoya kadar götürebilen aşağılık bir davranıştır. Bir kere yaşadın mı bunu, sana gelen her insanı sorgulamaya başlıyorsun; neredeydi, ne yaptı, neden yaptı? Zamanla öyle bir hal alıyor ki bu, insanlar bile uzaklaşıyor senden. Ve artık o kadar tükeniyor ki duygular, asla sevilemeyeceğine herkesin seni aldatabileceğine inanıyorsun. Sağlıklı insan ilişkilerinden kaçıyor, yapamıyorsun, yürütemiyorsun. Ama göremediğin bir şey var; bu senin suçun değil! Bu karşındaki hastalığı kişiliği bırak, uçsun içindeki o kırgın hayaller. Kapatma kapılarını dünyaya… Herkes aynı değil. Sen güçlüsün, senin utanılacak sıkılacak bir şeyin yok. Eski haline dönmelisin çünkü sen en güzel şeyleri hak ediyorsun. Bırak gitsin geçmişi; mutluluğa, yarınlara adım at. At ki güzel günler gecikmesin!