Her gün yaptığımız birtakım işler zamanla alışkanlığa döner. Her sabah içtiğimiz çaya bile alışıyoruz zamanla. Yazın sıcağına, kışın soğuğuna, bazen istemesek de ders çalışmaya. Hayatımız alışkanlıklar üzerine kurulmuş olmalı ki yaptığımız her şey bize daha kolay geliyor. Alışkanlıklarımız olmadığı zaman sanki hiçbir şeyi beceremeyecek gibi hissederiz. '' Ben bunu yapamam, alışkın değilim. '' dediğimiz her zaman yeni bir şeyler denemekten uzaklaşıyoruz. İnsanlar bir şeyler öğrenmekten acizlerdir çünkü. Alışkın olduğumuz her şey bizim karakterimizi belirler. Kitap okumak mesela, hayal gücünü geliştirmeye çalışan bireyi, sürekli boş boş oturan bir insanın hayata dümdüz baktığını ve ekmek elden su gölden yaşadığını fark edebiliriz. Yani alışkanlıklar bizi biz yapar. Alışkanlıklarımızı oluşturan bizler, bir sabah uyandığımızda doğadaki tüm güzellikleri kaybetme korkusu sarar ya içimizi ya da hayatımızdan bir şeyler eksilince yaşamayacak hissi vardır insanlarda. İşte alışkanlıklarımızda böyledir. Kaybettiğinde hayat zorlaşır, düzene sokmaya çalışması ise büyük bir derttir. Nedeni ise her canlı belli bir düzene zamanla alışır. Bu yolda birçok defa vazgeçilir ya da başka şeylere yönelinir. Diyet yapmaya karar veren bir birey düşünün. Bu diyete her gün uymak zorunda. Günler boyu bu diyete uyup, nefsine yenik düşüp bir günlüğüne diyetini bozarsa tekrar yayına oturtması günlerini alır. Alışkanlıklarımız hep bir iş olacak değil. Bazen aşk bir alışkanlıktır. Bir erkek her gün o kadını görmeye alışmışsa bu iyi bir ilişki olduğunu gösterir. Bunu bir sözle destekleyecek olursak Fransic Bacon'un bir sözü vardır. '' Mademki alışkanlıklarımız hayatımızın ileri gelen hakimleridir, öyleyse ne yapıp iyi birini edinmeye çalışmalıyız.''