Hayatımız boyunca çokça yaptığımız iyiliklerin yanında istemeyerek ve bazen fark etmeyerek de olsa günah işleyebiliyoruz. Bu günahlara tevbe etmek istediğimiz anda şeytanı yanı başımızda, kulağımıza " Senin kurtuluşun yok. Bu günahın affedilmesi mümkün değil. Kesin cehennemlik oldun. Bundan sonra ne gerek var iyiliğe, ibadet etmeye. Kafana göre takıl." gibi vesveseler fısıldayarak kalbimizdeki umut kıvılcımını söndürmeye çalışırken buluyoruz. Kimi zaman bu vesveselere kapıldığımız da oluyor.
Peki tam olarak ne yapmalıyız?
Öncelikle şeytanın tuzağından kurtulmak için, günahımızın farkında olmamızı sağlayan Rabbimize şükrederek kalbimizde oluşan tövbe kıvılcımını harlamalıyız. Çünkü fark etmiş olmamız Allah'ın bizden ümidini kesmediğinin bir işaretidir. Çeşitli tevafuklarla bizi günahımız hakkında uyarması bizi affetmek istediği anlamına gelir. Bu da Allah'ın sonsuz rahmetinin kırıntı niteliğinde bir göstergesidir. Pişman olup tövbe fırsatını bize sunarak çat kapı gelebilecek bir misafire karşı hazırlıklı olmamız için tünelden önceki son çıkış misali uyarılarda bulunması Gaffar ism-i şerifinin tecellisidir.
Ayrıca bu farkındalıkla dertlenebiliyor olmamız da kalbimize bulaşan bu lekenin henüz tüm kalbimizi ele geçirmemiş olduğunu ifade eder. Yani ümit var olup içimizdeki kıvılcıma sahip çıkmalıyız. Allah'ın bizi gözetiyor olması, bağışlanmamız için fırsatlar sunması bir takım vesveselere uyup şeytanın ayak izini takip etmeye değişilebilecek kadar basit bir şey değil. Allah güzeldir, güzelliği sever. Allah kolaylık sağlayıcıdır, kolaylık sağlayanı sever. Çevremizdeki insanlara yardımcı olmaya çalıştığımız kadar kendimize de yardımcı olmalıyız ki başkalarına yaptığımız yardım nitelik kazanabilsin. Bu yardımı, kendimizi ümitsizlik perdesinin ardında karanlığa terkederek değil, Allah'ın sonsuz merhametine sığınarak ve O'nun dosdoğru yoluna tabi olarak gerçekleştirebiliriz.
Bize ihsan edilen tövbe fırsatını en güzel şekilde değerlendirirken şu hadis-i şerifi de unutmamak gerekir:
" Kulunun tövbe etmesinden dolayı Allah Teâlâ'nın duyduğu memnuniyet, sizden birinin ıssız çölde kaybettiği devesini bulduğu zamanki sevincinden çok daha fazladır." Merhametlilerin en merhametlisi olan Rabbimiz, günah işlediğimizde bizden yüz çevirmek yerine bizi affetmek için bahaneler yaratır ve sonunda bizi affeder. Ve bundan büyük bir memnuniyet duyar.
Şu Ayet-i Kerime'yi de zikretmeden geçmemeliyiz:
" De ki (Allah şöyle buyuruyor): “Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir." Bu Ayet-i Kerime'de açıkça ifade edildiği gibi Allah'ın rahmetinden ümit kesmek nehyedilmiştir. Bundandır ki umut Allah'tan, umutsunluk şeytandan gelir. Günahlarımızın farkına varmışsak ve ruhumuz tövbe etmek için çırpınıyorsa yüreğimizin sesine kulak vermeliyiz. Çünkü bu, Allah bizi günah bataklığına sürüklenmekten kurtarmış, güzel bir dönüşle kendine döndürmüş ve huzuruna çağırıyor demektir.
Muhabbetle.