Allah(c.c.)’a kulluğu tehdit eden unsurlar ve çözümü!

Allah’a Kulluk, en başta teslimiyet gerektirir, şartsız ve koşulsuz. Zira Müslüman isminin kökeni de teslim olmaktan gelir, kime? Tabii ki de bizi yaratıp bize bolca nimetleri bahşeden Rabbimize. Dünya’daki her şeyi emrimize amade kılan, yerlerin ve göklerin Yaratıcısı olan Allah(s.v.t)’ya.

Önceki yazımda Kapitalist hayatın ütopik hürriyetlerine kısaca değinmiştim, insanları kula kul haline getirirken Allah’a kul olmaktan da uzaklaştırır, bir de Allah’a kulluk görevimizi yerine getirmemizde karşımıza çıkan zorluklar vardır ki, günlük hayatın alışılagelmiş unsurları olmuştur.

Ben fert üzerinden konuyu ele almayacağım, zira konu bireylerden ziyade toplumsal bir konudur, şöyle ki; yolda yürürken daha gencecik çocukların (abartısız) her üç kelimesinden ikisi maalesef küfür, televizyonu açınca zaten ahlaksızlık fışkırıyor.
Reklamlarda süslü sözlerle bankanın “FAİZ” reklamını pazarlarken, hemen hemen her haberde üzücü hatta kahredici haberler. Dizilerin saçtığı ahlaki erozyon için ise ayrıca daha detaylı bir yazı ele almak gerekir, gittiğimiz Camii’nin hemen köşesinde bir banka şubesi faizle iştirak ediyor, her köşede içki satışı yapan bayiiler, resmi kumarhaneler. Mevcut Demokratik siyasilerin baştan sona sahte ve aldatıcı sözleri, yaptırımları ise olayın acı tarafı ve dahası.
Elbette ki biz insanoğlu içgüdü ve uzvi ihtiyaçlardan müteşekkil sosyal varlıklarız, dolayısıyla insanlar ve diğer canlılarla etkileşimde bulunuyoruz, tam da bu noktalarda hayatımızı düzenleyen birtakım düzenlemelere ihtiyaç duyarız, nasıl ki her cihazın yanında Kullanım Kılavuzu varsa, insanın insanlar ile, eşyalar ile ve yaratıcısı ile olan ilişkilerini tanzim eden, hayatı kapsamlı bir şekilde kuşatan kurallar olmazsa olmaz, zira insanlar arasındaki ilişkileri düzenlemek için önce insanı tanımak gerekir, insanı da en iyi bilen şüphesiz ki Allah’tır, bir insan başka insanların hayatını kendi aklınca düzenlemeye kalkarsa, bu kaotik bir hal alır, değişkenliğe ve ihtilafa uğrar, belli bir kesimi mutlu ederken geriye kalanlara eziyet ve zulüm olur, zengin daha zengin olabilmek için kanun ister ve yapar ancak fakir yine aynı kalır gibi ki günümüz vakıası buna delildir, ancak insan, hayatını yaratıcısının belirlediği şekilde tanzim ederse o zaman saadeti bulur, zira Allah her bir canlının nasıl yaşamını sürdüreceğini bilir, mesela hırsıza, katile, zalime, alış verişe nasıl muamele edeceğimizi biz belirlersek adalet yerini bulmaz, ki Adalete yıllardır hasretiz, herkes kendi menfaatine göre davranır, ancak İslam’ın belirlediği şekilde olursa bundan herkes memnun kalır zira İslam hayatı kuşatan esaslı ve kapsamlı kurallar içerir. İnsana insan gözüyle bakar, her kesime adalet ile hükmeder.