Altın Yumurtlayan Kaz

Bir zamanlar köyün birinde yoksul bir ziraatçi ve karısı mutlu mesut yaşarlarmış. Kazları fazlaca seven ziraatçi, her gün kazları beslermiş ama aralarından bir tanesi çok özelmiş. Bu kaz altın yumurtluyormuş.

Ziraatçi de bu kazın yumurtalarını kuyumcu da bozdurup geçiniyormuş. Böyle devam ede ede zirratçi varlıklı olmaya başlamış. Paranın kokusunu alan ziraatçi çalışmaya gerek duymuyormuş, altın yumurtalar ona yetiyormuş.

Ziraatçi gelen paraları gereksiz şeylerde harcamaya başlamış. Günlük bir altın yumurta parası artık ona yetmemeye başlamış. Eskisi gibi kazını sevip okşamıyormuş artık.

Zaman içinde kazın içinde gömü olduğunu düşünmüş ve eğer kazın karnını keserse hazineyi çıkarabileceğini düşünmüş. Böylelikle ömür boyu varlıklı yaşayacağını düşünmüş.

Aç gözlü olmaya başlayan ziraatçi, bir gün eline bir bıçak alarak kümese girmiş. Kazlar haliyle ziraatçiden korkarak kaçmaya başlamışlar. Ama adam kararlıymış ve kazı yakalayıp oracıkta kesivermiş.

Kazı evine bile götürmeden orada karnını kesmiş. Ümitle öldürdüğü kazın içerisinden hiçbir şey çıkmamış. Aç gözlülük yaptığını anlamış, pişman olmuş olmuş ama iş işten çoktan geçmiş. Fazla zaman geçmeden adam eski haline dönmüş. Karısıyla da zaman geçtikçe kötü olmaya başlamış araları. Aç gözlülüğü ona pahalıya patlamış.