Ne bileyim işte;
Sen omzuma yaslansan,ben güzel şeylerden bahsetsem...
Yunus Emre'den bahsetsem, Mevlana'dan yahut,
İbrahim'in kuşlar hikayesini, gönlünün ateşiyle akıtsam gönlüne...
Eyüp’ün sabrını nakışlasan ruhuna...
İbrahim bin Ethem'den öğütler versem...
Taptuk Emre ile başlasan, Yunus'un balığın karnında tekrarladığı zikriyle sonlandırsam...
Ne bileyim işte;
Sen omuzuma yaslansan, ben güzel şeylerden bahsetsem...
Aşıkların aşklarından, maşukun aşığının aşkını sınayışından...
Kaderin, dünyadan geçiş olduğundan...
Aslında her derdin, acının, bir hayat öğretisi olduğundan...
Yüzünü Yaradan’a döndüğünde, korkulacak hiç bir şeyin olmayışından ve kimsesiz olmadığımızdan...
Bildiğin her şeyi, bileyim istesen...
Dua ile başlasan mesela, dua ile sonlandırsam...
Ne bileyim işte;
Sen omuzuma yaslansan, ben güzel şeylerden bahsetsem...
Deryada, susuzluğunu giderecek bir damla su bulamayan, helale haram katmaktan korkanlardan...
Alnında seccade izi olanlardan,
Kusur aramayıp, kusur örtenlerden...
Rabbim için konuşanlardan başlayıp, Rabbim için susanlarla sonlandırsam...
Ne bileyim işte;
Sen omuzuma yaslansan, ben güzel şeylerden bahsetsem...
Gökteki kuştan, elmanın içindeki kurttan...
Tatlı, acı sulardan...
İnsanın, kirli temiz coğrafyasından...
Yaradan’ın görkeminden başlasam, yaratılış mucizesiyle sonlandırsam...
Sevdiğim işte mutluluk bu olurdu bilesin
Sen bana gelesin daimi benle kalasin?