Tam bir yıl oldu,
Sen bu dünyadan göçüp gideli.
4 mevsim geçti,
Pamuk ellerinden öpmeyeli.
Ve kara kasım oldu,
Renkli gözlerini en son göreli.
Hep benimlesin aslinda,
Miras bıraktıklarınla.
Ilk orucumu sen satın almıştın,
Hani namaz kılmayı sen öğretmiştin ya bana,
5 vakit dua ediyorum durmadan sana,
Öğrettiğin gibi niyet ediyorum her namazimda.
Gözümde canlanıyorsun kimi zaman,
Eski perdeli o pencerede bekleyen halinle.
Bız hep geç kalırdık,
Sizin karnınız da ziller çalardı,
Yine de kızmazdın sen,
Açardın bize o sıcacık kollarını.
Ne de çok severdim,
Ben geliyorum diye yaptığın biberli tavuğu.
Üşenmezdin bizim için toplardın ellerinle dutları.
Doymadık mı tutardık ucundan çarşafın,
Çırpardın bir güzel,
O köklü dut ağacının dallarını.
Allah'ın bir rahmetiydi senin pamuk ellerin,
Koyardın bir kap yemek,
Mahallenin yoksuluna, delisine ve kedisine.
O yumuşak sesinden,
Durup durup anlattığın anıların vardı birde,
Hiç usanmadan dinleyip durduğum.
Ne çok özlüyorum seni.
Sıcacık acılan kollarını,
O bıkmadan öpülesi yanaklarını.
Ne güzel kokardın sen,
Sakladım yemenini bir kutuda,
Direği sızlıyor bunumun her açtığımda.
Dilimde Kur'an ile hafifliyor acın.
Biliyorum asli vatanındasın artık,
En Güzele emanetsin,
Seni en çok sevenin yanında.
Üzülmüyorum Pamuğum hep dua ediyorum,
Kavuşacağım günü bekliyorum...
03.11.18