Yeni yeni normalleşme sürecine girerken, aslında ne kadar büyük bir anormallik sınavından geçtiğimizi, hâli hazırda geçiyor olduğumuzu ve bir süre daha geçeceğimizi bilmek beni artık eskisi kadar sinirlendirmiyor.
Fiziksel olmasa da ruhsal olarak aslında hepimiz covid-19’a yakalandık. Yüzümüz sıcaktan kızarsa ateşe yorduk. Halsizlik çökse hastalık belirtisi sanıp acabalarla işkillendik. En sevdiklerimize şüpheyle baktık. Telefonla konuşurken bile istemsizce ağzımızı kapattık. Velhasıl aslında son üç aydır yaşlısı, genci, bebeği, çoluğu çocuğu, yetişkini kısacası hepimiz bu mücadelenin içinde var olma, ayakta kalma yarışına girdik. Bir yandanda İçimizde ne cevherler varmışta evde kalarak dışarı çıkmayı bekliyormuş onu öğrendik. Meğer en becerikli aşçı bizmişiz en taze ekmekleri yapan, en yetenekli ressam bizmişiz Dali’ye göz kırpan. Çocuklarının yetenek avcısı anneler meğer hep tetikteymişte haberimiz yokmuş.
Covid bize birşeyler kattığı kadar birçoğumuzdanda maalesef sevdiklerini aldı götürdü.
Doğa ve hayvanlarda bizlerin aksine rahat huzurlu ve mutlu bir üç yaşadılar.
Umarım bu virüs salgınından milletçe dersler çıkarabilmiş hayat boyu lâzım olacak notları akıl defterimize virgül dahi atlamadan geçirebilmişizdir. İyi geceler