Eskiden diye tasvir ettiğim bir zaman dilimi var ki kastettiğim şey aslında onu tanımadan önceki ben. Sızlanmadığım, güldüğüm, neşe saçtığım, herkesi seven, pollyanacılık değil pollyana olduğum günlere özlemim git gide artıyor onun yokluğunda. O aslında yok olmadı. Her masumca seven aşığın sevgilisinin gittiği gibi gitti. Kalbi yokmuş gibi gitti. Giderken aldı neşeli sabahlarımı. Geride bıraktı canımı yakan üçbes anıyı. Şimdi ise onun yokluğuyla içimi ısıtıp eskiye dönmeye çalışıyorum. Sanıyorum ki onsuzda mutlu olabilirim. Yarama tuz basıp acıtsada her fotoğrafı o acıylada bozulmaz mutluluğum. Diyorum ya pollyanacılık böyle bir şey. Hep sanıyorsunuz ama aslında hiçbir şey sandığınız gibi değil . İçine atıl ağlarsın. Gözyaşlarını içine akıtırsında gülümsediğini sanarsın. Gerçek sanarsın onun yalanlarını. Gerçek sanarsın sevgisini. Sonra ise yalanlarını bile özleyecek kadar zavallı bir aptal aşık olursun. Yalanlar söylesede olur dersin. Hele bi gelsin de… yalan olsada olur. Bunada yeniden doğduğunda düz bir tepeden itilmişcesine umut denir. Geldiğinde ne kadar ugraşsanda tekrar güzel olmayacağını bilirsin ama yinede gelir diye tozlu bir yolu gözlersin. Dediğim gibi umut iste…
Benim evim , barkim, yurdum o olmusta o beni pansiyon sanmis. Aslinda ben sendim ki o da sever beni belki, kalbine sokar beni, orada uyur kalirim. Evet uyuyakalmisim ama ondan cok uzaklarda. Ondan cok uzakta onunlayim simdi. Kimi sevsem o. Kime baksam o. Aynaya baksam onu gorecekmisim gibi geliyor. Onunlayken tamdim ben. En tam olabilecek sekilde butundum. Derler ki ; yunan mitolojisine gore insanlar dort kol dort bacak.iki yuzle yaratilmis. Ancak guclerinden korkan Zeus onlari ikiye ayirmis ve onlari hayatlari boyunca diger yarilarini aramaya mahkum etmis. Iste o diger yarinizi buldugunuzda “ask” sizi birlikte tutar birbirinizi tamamlarmissiniz. Ben nerden bilebilirdim ki bunun ask oldugunu ? Yasamak icin sevip sevmek icin yasayan bir insanken neden yarimi bulmusken kaybettim ? Ben onu boylesine seviyorken onunda beni sevmesi lazimdi. Sevse ne olurdu? Bu kadar lazimken , beni sevmemesi onun ayibiydi. Ayipti cunku ben onsuzken her sabah oldum. Oysa hicbir seybildigi yok onun. Iste bu yuzden uzakta gordugu gibi degil simdiki halim. Ben hala gittigi gibiyim. Biraktigi kadar yarimim. Biraktigi kadar yarinla uyaniyorum onsuz sabahlara. Biraktigi kadar agriyla yuzlesiyorum sevdikce onu. Yani aslinda o hasta oldu ve ben hastaliktan vefat ediyorum. Kisacasi bu iste . Kisacasi aglamak bunun. Sonucsa acidan aglayamamak. Allah biliyor ya utanirdim bazen onun icin aglamaya. Gucsuzlugumden utanirdim. Gozyaslarim belli olmasin diye dusta aglardim. Yagmurun altina siginirdim. Bende boyle boyle deniz kizina donustum. Gozyaslarimda saklamaya korktum onu. Cunku aglamaktan korkmazdim ben. Ustadin dedigi gibi : yazdiklarimda cizdigimde , sarkilarimda sozlerimde sakladim onu. Ugruna agladigim insan hic degismedi. Bende akan gozyasi onun yalanlarini temizlemedi. Aglarken hissettim caresizligimin son damlalarini. Uzaktaydi benden. Kilometrelerce otede ozledim ben onun bir cift gozunu. Aglayip adini yutkundum ozledikce tekrar tekrar. Karanlikta aglarken yastik bastirirsiniz agziniza duyulmasin hickiriklarim diye. Karanligi gormemek icin gozkapaklarina zehrini ortersiniz, zaten gozkapaklarimiz gidenin gidisini gormemek icin degil midir? Bazen fakir bir cocugun vitrindeki oyuncaga bakip ic gecirmesi gibi buyuk bir umutsuz vaka oldugunuzu hatirlarsiniz onu her hatirladiginizda . Bazense onun tek sozuyle o bakip ic gecirdigi oyuncak zavalli cocuga hediye edilmiscesine mutlu ve oynamak icin hevesli olursunuz. Ama iste buda hevestir. Iste bende tam bir fakir cocugum ask sandigim bu yuregin kiprasmasinda. Fakirligimi ve tecrubesizligimi gorup yalanlarini birakip oylesine cekip gitti benden . Ben ask nedir bilmezdim ki. Bir onu bilirdim , bir de adi gecince sikisan kalbimi. Bir de o gidince Allah in dunyaya doktugu cehennemi bilirim. O oyle bir cehennem ki gozyaslariniz akar istemsizce . Bazense kan canagina donmus gozlerinizi yakar tuzu, sanki delip gecermis gibi o gozyaslari ruhunuzu. Aciya alismistir insan. Gidisinin acisina alismistir. Bu yuzdendir o bir turlu akmayan gozyasini ufak bir tebessumle ve hafif bir baskaldirisla dovmek. Bunu hayatinda en az bir kez yasamis olanlar bilir ki o gozyasi ordan dusmediyse giden hala unutulmamistir. Ancak gidenler sanirki kalan hep yerinde kalir. Bir bakima dogrudur belki. Cunku ben tamda biraktigi yerdeyim. Yagmur altinda incecik kiyafetlerle kalmis bir evsizim sanki.
Daha sonralari unutmazsiniz alisirsiniz. Cunku care bulunmayan derdin tek cozumu ya dua ya zamandir. Zaman ilac belki ama zaman gectikce korkuyor insan. Ya baskasini seversem diye. Sonraysa uykuyu aciniza yorgan yapip saklaniyorsunuz korktugunuz gecelerden. Askda buymus iste. Kederden gulus beklemekmis. Onun kederi olup kahkaha atardim ben. O ise sahte tebessumler pesindeymis. Aslinda unutmadigin seyleri tekrar tekrar hatirlamaya gerek yok sonucta yazinca gelmiyor. Gelmez de. Gunler gelir gunler gecer o gelmez. Gelmedikce eksik kalan ben olurum yine. Onun aklinda olmadigimi biliyorum kalbinde ne kadar kalmistim ki zaten. Bilmedi kiymetimi. Ogretemedim sevmeyi. Kendi kendime ogrendim acima merhamet surmeyi. Simdiyse dualara ve hayallere siginiyorum onsuz. Cunku hayaller daha gercek biliyorum. Yaramsa kabuk bagladi artik. Kurusun ve tamamen curusun istiyorum. O beni benden aldi. Hatta alsin bu yarada onda kalsin. Artik beni acitmiyor.