AŞK BİR BEDENDE İKİ KİŞİDİR.AMA SONUNDA TEK KİŞİ OLUR.
Aşk, içinde zıtlıkları barındıran başlı başına tutku dolu bir duygudur. Mantık aranmayan, kavuşmayı beklemeyen, acının dibindeyken bile hala sevmeye devam edebilen bir yüreğin solumasıdır.
Öyle karmaşık duygular bir aradadır ki; ne kendini tanıyabilirsin ne de yaptıklarına anlam verebilirsin. Aşk her zaman bahar getirmez. Bazen kışı yaşatır güneşin altında, bazen de cayır cayır yakar seni buzla kaplı bir dağın başında.
Karşımızdakinde en çok sevdiğimiz şey bizde eksik olan yanlardır. Kimi sevmeyi kimi de sevilmeyi özler. Birini sevmeyi özlemek kana kana su içmek gibidir. Bir “canım” dersin, canın çıkacak sanırsın. Birini özlemeyi özlersin. Kimsenin göremediğini sen gördüğün için bir başka güzel gelir her şey sana. Saçının telinden, parmak ucuna kadar her şeyi bir bütündür artık hafızanda. Hiçbir şeyi batmaz, uzaklaştırmaz seni kendisinden. Hiç olmadığın kadar dinç, olmadığın kadar hoş hissedersin kendini. Bir ilacın kana karışmasında gösterdiği etki gibi damarlarında dolaşmaya başlar. Kimseye olmadığın kadar samimi ve açık olursun. Dünyanı paylaşırsın bir avuç mutlulukla. Hiçbir maddi şeyle ölçülemez verdiğin değer. Ne sen kalbine söz geçirmek istersin ne de kalbin vazgeçmek ister bu sevdadan. Ne kalır ne gider, ne başlar ne biter…
Yere çakılacağını bile bile yine de durduramazsın akıp giden hissini. Oysa hikaye hep aynıdır. Kabul etmesek dahi, çocuksu bir hayaldir aşk…mümkün ve imkansız tezatlığında yaşar.
Kürk Mantolu Madonna’ da ne kadar derin anlatılmıştır aşkın efsane yönü: “Benim beklediğim aşk başka! O, bütün mantıkların dışında, tarifi imkansız ve mahiyeti bilinmeyen bir şey. Sevmek ve hoşlanmak başka, istemek bütün ruhuyla, bütün vücuduyla, her şeyiyle istemek başka… Aşk bence bu istemektir. Mukavemet edilemez bir istemek!
Çoğu kez de sevdiğimiz kişiyi tanımayız. Görmek, dokunmak, duymak gerekmez aşkta. Aşk, yürekte başlar ve zihinde biter. Tutku dolu aşk duyulan kişiye aynı zamanda nefretin de en kralını hissedebiliriz. Nefret ile aşk birden kardeş olurlar.
Aşk, kendini garanti olmayan bir şeye adamaktır. Her şeyinden biraz feda etmektir. Uykundan, ilginden,üzüntünden,hayatından,işinden,
memleketinden...
Öfkeye dönüşen bir duygu olmasıyla da ünlüdür aşk. Bir şekilde ziyan olmaya mahkumdur. Aşk olmasının da özelliği budur. Haksızlıkla, acıyla, ihanetle bitmeyen kaç aşk vardır. Seyirliktir bizdeki aşk. Çakırkeyf olan yürek ayılmaz o vakitten sonra. Akşam gözlüdür çünkü sevdamız. Karşıladığın gibi yolcu edemezsin aşkını. Sadece susarsın. Yutarsın yediğin her darbenin o acı tadını. Dudağının kenarında kalan kanı şarap olarak gösterirsin. Ne önemi vardır artık şahısların. Sen aşkınla baş başa kalmışsındır. Yüreğinin soğuması için bir damla suya muhtaç olursun. Sureti hiç kaybolmayan biridir oysa seni üzen. Darağacı olmuştur artık, parmaklarını çocuk gibi sevdiğin kişinin eli. Artık aşk, bencillik, nankörlük olarak iade edilir sana. Sevdiğine ulaşamadığında deliren kişi kıvırmaya başlar yavaş yavaş. “İnsan olarak, arkadaş olarak seni merak ediyorum” demeye başlar ki o an parçalanan bir yürekte kanamaya başlar aşk. Yalanın bu kadar dibi de sevilir mi diye...İhtiyacın olduğunda benden başkasına gitme diyen kişi ilk arkasını dönen kişi olmuştur. Salın nefreti karşıya, size dürüst yanı kalsın. Aşk biraz utanma ister, biraz mahcubiyet.
Her şeye rağmen demek o kadar anlam yüklüdür ki. Bundan sonra aşk tek kişiliktir. O sadece sizin aşkınız olarak kalır. Kutlamak istiyorsanız bir şeyi o da sevme şekliniz olsun. Hiçbir kötülüğün, art niyetin değmediği, sadece yanında olmanın yettiği, sarılmanın dünyaya bedel olduğu aşk sizin aşkınızdır.
Tebrik edin içinizdeki aşkı. Her şeye rağmen; onca yaraya, ihanete, bencilliğe rağmen lekesiz olarak kalabildiği için. Mutlaka bir iz bırakacağını bile bile sen istemişsen bu yarayı, gururla da taşımalısın her şeye rağmen. Bazen bir hüzünlü bakış, alıp götürür tüm öfkeni. Bırak su gitsin kumu kalsın sana. En güzel bakışı, sıcaklığı kalsın zihninde. Elmas gibi sakladığın bir sakız kutusunda kalsın aşkın. Herkese göre değildir böylesini yaşamak. Kimsenin anlamasını bekleme saçma buldukları, bazen suçladıkları duygunu. Kendine verdiğin hesap en ağır olanıdır unutma!
Tebrik et kendini. İyi ki aşık olmuşum. Aşk en yüksek özgürlük biçimidir. Tüm varlığın birden gereklilik kazanır. Rastgele yaşadığın hayatına anlam yüklenir. Tüm gücünle karşı koysan da bir yerlerde, kalır yaşanmışların rengi ile çektiğin bedelin etkisi.
Kadın ya da erkek olman fark eder mi? Aynı yerden vurulunca. Gerçek aşk bir arada olmak mıydı gerçekten? Bir arada olunca biten şey neydi peki? Zamansızlıkta yaşanan, kuralsızlıkla beslenen, yalanla büyüyen, hayal kırıklığı ile son bulmak zorundadır. Belki de aşk budur...
Gerçek aşk efsane olarak kalsın bizde...eksik, bitik, yitirilmiş ama kirlenmemiş olarak.