Gerçek aşk aniden olmaz;
Yıldırım aşkı diye birşey yoktur; görür görmez hissedilen aşk değil karşılıklı çekim olabilir. Pek çoğumuz bu tip yargıları kendimiz yaratıyoruz. Gerçekte görünüşü davranışları ve konuşmalarıya tam aradığımız gibi birini bulmak yalnızca çekim duymak anlamına gelir. Bu
çekim aşka dönüşebilir ancak bunun için zaman şarttır.
Kıskançlık gerçek aşkın göstergesi değildir;
Özellikle gençlerin sıklıkla düştüğü bir yanılgı ne kadar çok
kıskanılırsa o kadar çok aşık olunduğudur. Birbirini gerçekten seven iki insan arasında bir miktar kıskançlık olması doğaldır. Öte yandan sahiplenme duygusunun aşkla ilgisi yoktur. Uzmanlar kronik kıskançlık çeken kişilerin bilinçaltında güvensizlik duygusu yaşadıklarını ve sevilme açlığı çektiklerini söylüyor.
Hayallere dalmak sevgi değil karasevda belirtisidir;
Gerçek aşk karşıdaki kişiye yönlendirilir; bütün davranışlar sevilen kişinin iyiliği ve mutluluğunu sağlamak içindir. Karasevda ise ben-merkezcidir. Kişi karşısındakini düşünmez kendi mutluluğuna veya mutsuzluğuna odaklanır. Bu durumda aşık olunan sevgili değil aşkın
kendisidir.
Aşk uzaklıkla azalmaz;
Bir kimseyi birlikteyken daha fazla seviyorsanız onun cazibesinden ve heyecanından etkilendiğiniz anlamına gelir. Başınızı döndürmek için yanınızda olmadığı zaman bazı şüpheler baş gösterir. Bir başka deyişle bu suni bir aşktır.
Aşk sevilen kişinin kusurlarını görememek değildir;
Aşık kişi sevdiğinin kusurlarını bilip anlamasına karşın sevmeye devam eder. Karşısındaki kişiyi kusursuz olarak görmek karasevdanın habercisidir.
Mutsuz bir ev yaşamı kişiyi yanılgıya sürükleyebilir;
Evlilik danışmanları pek çok kişinin dayanılmaz bulduğu evinden ve ailesinden kaçmak için evlendiğini belirtiyor. Pek çok genç kız sevgilisini kendisini sıkıntılardan kurtaracak beyaz atlı prens olarak görüp aşık olduğunu sanıyor. Oysa tek istediği kurtulmak aşk değil.
Aşk her zaman bulutların üzerinde olmak değildir
Ayakların yere basması da gerekir. Bir evlilikteki en temel noktalardan ikisi para ve çocuklardır. Evlenmeyi düşünen genç insanlar birbirlerinin bu konulardaki görüşlerini bilmelidir. Şayet bu konular henüz gündeme gelmemişse romantizm seviyesinden aşk mertebesine geçilememiş
demektir.
Aşk sıkıntı çekmek anlamına gelmez;
Karşınızdaki kişiyi etkileme kaygınız bu derece yoğunsa gerçek aşktan söz etmek mümkün değildir. Gerçekte olduğunuz kimsenin sevildiğini bildiğinizde karşınızdaki kişinin varlığından huzur duyarsınız.Kader ortakları olmakla bir aşkın kahramanları olmak arasında büyük fark vardır
Eşler ortak sıkıntıları paylaşabilir ancak bu paylaşım
aşkın kendisi değildir. Genç çiftlerin bu noktayı sık sık gözden kaçırdığını ifade eden uzmanlar evlilik kararının aşktan değil ortak acılardan kaynaklanmasının hata olduğunu vurguluyor.
Aşk iki kişi arasındaki çok özel bir bağdır;
Uzmanlar bu mahremiyetin gözler önüne serilmesinin gerçek aşk olamayacağı üzerinde birleşiyor. Bu durum grup içinde prestij kazanma arzusu olarak anlaşılabilir ancak aşk değildir.
Gerçek AŞK, daima kişisel yarar duygusundan vazgeçme temeli üzerinde yükselir.
AŞK en tehlikeli inançtır.Aşk çok cesur olmayı gerektirir ve cesareti daima sınar,hep zorlar.Bu yüzden herkez aşık olamaz.Tehlikeye duyulan ilgi,gençlik yıllarında daha yoğundur. Kimileri her zaman tehlike içinde yaşamayı seçer ve kimileri hep genç kalır.
Varlık sezginin,duygunun ve aşkın bir sırrıdır.Bu kişi,bu sey yani bireysel,yalnız duyumda,yalnız aşkta mutlak bir degere sahiptir.Sonlu ve sonsuz orada bulunur.Aşkın sonsuz derinliği ve aşkın gerçeği ,bununla yalnız bununla kaimdir.En derin ve en yüce gerçekler duyumlarda saklıdır.Böylece genel olarak başımız dışında bulunan bir nesne varoluşun gerçek ve antolojik belgesi aşktır,varoluşun aşktan ve duyumdan başka belgesi yoktur.
Aşk iradenin ereğidir.Her türlü dışsal emir ve baskılardan çok usa uymak gerekir.İradenin ereği olan bu aşktan başlayıp tutkuda sona eren bir yaşam mutludur.Bizler aşk karekreri ile doğarız.Aşk ruhumuz yetkinleştikçe gelişir ve bizi güzel görünen şeye götürür.Bundan sonra bizim bu alemde sevmekten başka bir şey için var olduğumuzdan kim kuşkulanır ki..?
Şayet ilişki bizleri kendi kendimize karşı gerçekçi olmak adına eğitmek ise değişiklikler otamatiktir.
AŞK karşılıklı oturup birbirinin gözünün içine bakmak değil,el ele verip ileride aynı noktaya bakmak ve gene el ele o noktaya doğru ilerlemektir.
AŞK,yanındakinin bir şeyler yapma hakkını teslim etmektir,saygıdır.
AŞK zaaflarımızın olduğunu ortaya çıkarır,kabullenmektir.
AŞK korumaktır, sorumluluktur.
AŞK sizi kucaklayan kolların gittikçe daha çok sarılmasıdır.mutluluktur.
AŞK kocaman yatağın üçte birine sığmaktır yakınlıktır.
AŞK uyandığınızda rüyanızı yanınızda bulmanızdır.düşlerin gerçek olmasıdır.
AŞK tanıdığını zannettiğin insanın yeni yanlarını keşfetmektir tazeliktir.
AŞK asla anlatılmayacak özel bir hikayedir.
Hiç kimse uzun süre evli kalmadıkça gerçek aşkın ne olduğunu anlayamaz…!