AŞKA AŞIK OLMALI

Hayatınızı, koltuğa yaslanmış,elinizde patlamış mısır ve kola eşliğinde izlediğinizi düşünün. Gel gitler, iniş çıkışlar, heyecanlar, aşklar, ayrılıklar. Zaman zaman vücudunuzun doğal ihtiyacı olan heyecan ve gerginliği yaşasanız bile eninde sonunda mutluluğa kavuşacağınızı biliyosunuz. Senaryonuz önceden yazıldı. Ve bir milyon kere de reankarne olsanız hep mutlu son olacak ?. Evet, güzel olurdu. Tam şu an, netflixte bir porno starına aşık olmuş,kariyer planı ise siyaset olan liseli bir gencin kariyeri uğuruna aşkının peşinden nasıl gittiğini anlatıyor. Ah ne tatlı, ne hoş değil mi. Izleyince insanın içi eriyor. Bir dünya yaratıyor kafasında, aşktan ibaret ve sonra dönüp eşine/sevgilisine sarılıyor. Ve bammm. Işte sana gerçek hayat. O kollarda aşk yok,sevgi yok hatta belki ilişkinize verilmiş emek bile yok. Sadece sizin hâyâl dünyanızı üzerine giydirdiğiniz bir insan var. Bu yüzden, haddim değil elbet fakat dizi, film sektörünü bir yerde eleştirmek gerekiyor kanımca. Aldatanın yanına kâr kaldığı, duygu vampiri insanların,sevgiye muhtaç insanları nasıl kullandığının gösterildiği,insanların nasıl kolay yalan söyleyip, duyguları oyuncak ettiklerinin gösterildiği çalışmaların daha çok olması gerekiyor. Ah keşke duygulara bu kadar önem veren ben tarafından sunulmasa bu öneri. Fakat duygular bir çoklarının umurunda değil. Sizin hassasiyetiniz sadece birilerinin hedeflerine daha kolay ulaşmasını sağlıyor hepsi bu. Evet çok acımasızca, çok, çok fazla gerçek. Keşke bu kadar gerçek olmasaydı ama gerçek. Aşk, karşıdakine duyulan geçici ve yoğun merak hâli olabilir bence. Özünde çok kutsaldır aslında. Ben ,biz insanların onu indirdiği tanımdan bahsediyorum. Bu yüzden, aşkın kendisine aşık olmalı. Doğaya, kuşa, börtü böceğe, aya, güneşe hatta sivrisineğe. Fakat bir insana. Asla!!!