AŞK.. Masum bir tebessümle belirir yüzünde. Hayatın soğuk köşesinde buz
tutmuş yüreğin erir, akar onun ellerine. Hep o ellerde kalsın istersin ellerin.
Gözlerine bakamazsın, baktığındaysa kendini alamazsın. İçin kıpır kıpır
olur her mesajında. Telefonu ellerin titreyerek alırsın ellerine. "Acaba
ne yazdı?" düşüncesiyle.
Hayaller kurarsın, sen ve onun başrolde olduğu, aşk filmlerini
aratmayan hayaller.
Defalarca fotoğrafına bakarsın uyumadan önce, rüyanda onu görmek için
dalarsın uykuya. Bilinçaltına onu kodlarsın. Eğer o girmişse rüyana
gülümseyerek açarsın gözlerini sabaha.
Sabahları yaptığın ilk iş telefona bakmak olur. Acaba ondan 'Günaydın'
mesajı geldi mi? diye. O mesajı gördüğünde mutlu kalkarsın yataktan.
İçindeki kelebekler gibi neşe saçarsın etrafa. O mesaj gelmediğindeyse
ruh gibi dolaşırsın 'Nasılsın' mesajı gelene kadar. Çünkü; aşk hatırlamaktır her an. Hatırlanmak istersin.
Ona sarılmak nefes almakla eşdeğerdir. Bedenin ondan
ayrıldığında kalbin sıkışır, içini huzursuzluk kaplar sanki bir daha onu göremeyecekmiş gibi hissedersin. '' Ya bir daha sarılamazsam'' bu
düşüncenin korkusu sarar içini.
Baktığında onu görebileceğin kadar yakın olsun istersin.
Yüzünde en ufak bir hüzün görsen içine işler o hüzün. Sanki sen yaşıyormuşssun gibi. Onu mutlu edebilmek, biraz olsun güldürebilmek
için şebeklikler yaparsın. İğrenç espriler yapar, saçmalarsın. Belki
gülüverir bir kerecik umuduyla. O bir kere gülsün diye çırpınırsın
işte. Çünkü; o gülüş senin gülüşündür. Sadece o gülünce içten gülebilirsin.
Özlersin. Çok özlersin. Yanından ayrıldığın an özlersin. Gülüşünü,
kokusunu...
O olsun istersin yanında. Beyaz gelinlik üzerinde. İkiniz yanyana.
Sonsuzadek. Hastalıkta, sağlıkta hep onunla olacağına yemin etmek istersin, 'evet' diye bağırarak. "Evet ömrümün sonuna kadar onu
istiyorum."
Birde onun kopyası olsun istersin, minicik elleri olan. Gözleri onun gibi bakan. Ondan bir parça. İkinize ait.