Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
Asla Bırakmam/EYLÜL 2011 NEVŞEHİR - Sözümoki
18 Ağustos 2019, Pazar 16:21 · 616 Okunma

Asla Bırakmam/EYLÜL 2011 - NEVŞEHİR

Hayatta hep yalnız olmuş birini yalnızlıkla tehdit edemezsiniz!
~~~•••~~~



Nefret ettiğim, nefesimi zor alıp verdiğim, bunalımdan çapraz taktığım çantamın derisini tırnaklarken daha ilkokuldan çıkamamış veletlerin koridorda koşup durması da beni bunalımdan bunalıma sokuyordu.

Yavaş ve olabildiğince sakin adımlarla sınıfın önüne geldim. Herkes başını ya önüne eğmiş ya da son model telefonlarıyla uğraşıyorlardı. E tabii kimse birbirini tanımıyor, yapacak başka bir şey yok değil mi?

Ortanın en önündeki sıraya geçip oturdum.

İşte asıl soru??
Bundan sonra ben ne yapacağım.
Yalnızlık!
Evet sanırım buna alışığım. Bence bundan sonra da böyle devam edebilirim.
Yalnızlığı hiç sevmiyorum.
Çünkü benden gitsin istemiyorum.
Bugüne kadar hep sevdiğim insanlar beni bırakıp gitti. Ama yalnızlığı sevmiyorum aslında seviyorum ya da en azından alışığım. Aslında onun da beni bırakmasından korkuyorum. Çünkü en kötü günlerimin dostuydu o benim.
Tanımadığım insanlar, tanımadığım öğretmenler, tanımadığım okul!
Aklıma bu tür düşünceleri getirdim de beni en çok etkileyeni tanımadıklarım değil değil okul oldu.!
Okul!

Bu kelimeden nefret ediyorum. Yıllardır devletin dersleri, devletin okulunu yüceltmek için elimden geleni yaptım. Küçük bir peçeteyi kullandıkları gibi kullanıp attılar beni.

Sonuç; öğrendiğim şey sıfır, ele geçenler takdir , teşekkür, onur belgeleri gibi kağıt parçalarından ibaret.

Yanıma gelen kişiyi farketmem geç olsa da adımı sorduğunu duydum.

Gülümsedim.
"Er-... yani İpek!" dedim. Evet kimlikteki adım İpek bana sadece abnem Erva der. Başkalarının da bilmesine gerek yok bence!

"Memnun oldum. Ben de Melek."dedi.

Gülümsedim.

Konuşmaya başladı. Mezun olduğum okulu falan sordu. Derken sohbetin ortasında buldum kendimi

Kısa bir süre sonra hoca geldi. Tipini söylemek istemiyorum. Zaten umrumda da değil. Derslerinden kalacağım kesin!
"Deli misin Erva, bu ne çabuk hüküm verme böyle?"diyebilirsiniz.
Ama bu sene derse çok fazla çalışacağımı düşünmüyorum.

Dirseğimi masaya koyup kırdım. Başımı elimin üzerine koydum. Ve hocayı dinlemeye başladım.

Sanırım; kendi halinde bi aile babası. Muhtemelen iki çocuğu var. Karısı inat birine benziyo. Kendisi de eve sümsük dışarıya ben erkeğim havasında gezen birisi işte. Durmadan kendini övüp duruyo. Espriler yapıyo. Tamam kabul! Esprileri güzel olabilir ama beni güldürmüyo.

Yanıma gelip elimi başımın altından çekti. Ben ne olduğunu anlayamazken o "uyuma uyuma!"dedi. Haydaaa! Bir de bunla uğraşıcaz.
"Pardon ama hocam ders işlemiyorsunuz ve bu esprilerden artık bunaldım. Yeter yapmayın artık!" diyemedim tabiki de. Onun yerine "tamam" deyip gülümsedim. Yazık garibim üzülmesin şimdi.

○○○

Yarım saat uzaklıktaki evime yavaş yavaş yürüyerek kırk beş dakikada varmıştım. Napıyım o eve gitmek istemiyorum. Yeterince sıkıcı bi hayatta o evi çekmek istemiyorum.

5 adımla merdiveni çıkıp eve girdim. "Nasıl girdin hemen?" diyeceksiniz ki çok haklısınız. Evimiz iki katlı birinvi katında biz ikinci katında başka bir kiracı oturuyor. Evin giriş kapısını dolaşmak yerine balkondan giriyorum.

Ayakkabılarımı çıkarıp içeriye girdiğimde babam beni ayakta karşıladı. Çok doğal, çünkü on beş dakika geciktim.

"Nerdeydin Hayriye?" Sesi sakin ama buz gibiydi. Bakışları bomboş dursa da beni ürkütmeye yetiyordu.

"1.sınıf olduğumuz için her hocayla tanıştık uzun sürdü biraz ondan geciktim. " dedim gayet sakin sesimle.
Tabi ki de "eve geç gelmek için oyalandım."diyemezdim.

"İyi peki. İçeri geç Hayriye"

Başımı hafif kıpırtattım ve odama geçtim. Evet - içeri- dediği benim odamdı.
Ha bi de "Hayriye"var.
Bu isimden nefret ediyorum.
Hatta "H" ile başlatan her şeyden nefret ediyorum.
Neden mi?
Çünkü bu ismi bana babam koydu.
Babamdan da nefret ediyorum zaten.

Hıh şimdi diyeceksiniz ki "İnsan babasından nefret eder mi?"

Eder!

Nasıl mı?

2,5 yaşındaydım. Annem oruç tutuyordu. Daha doğrusu dedemgildeydik. Annemin üvey annesi anneme çay uzattı.
Annem de "yok"dedi.

Dedem "al iç al"dedi.

Annem "yok ben orucum"dedi.

Ordan hatırlıyorum. Eve geçtiğimizde annem hemen çörek yapma işine koyuldu.

Hızlı hızlı çörekleri açarken üst üste vurulan kapı sesiyle
"Ben açarım."deyip koşarak kapıyı açtım.

Babam hırsla içeri girdi. Sinirli olduğu her halinden belliydi.
Annemin yanına gidip öfkeyle "Nerdesiniz lan siz?"diye bağırdı.
Ancak annemin cevap vermesine fırsat olmadan gözüne yumruk atıp saçlarını çekiştirmeye başladı. Sonra hemen altına alıp dövmeye başladı. Ortalıkta duran oklavayı alıp üstünde kırdı. Sonra kemerini çıkarttı. Demir tarafıyla annemin neresine geldiğine aldırmadan vurmaya devam etti. Sonra saçlarından sürüye sürüye kapıya attı. Ama, ama annem kapalıydı. Ve hava buz gibiydi.

Annem dışarda ağlarken ben ne mi yapıyordum?
Sadece izliyordum, hiç bi şey yapmadan gözlerimi bile kırpmadan. En acısı da neydi biliyor musunuz?
Ağlamıyordum, ağlayamıyordum.

Az önce annemi dövdüğü kanepenin üzerine kendisi yattı. Üstüne pikeyi örttü.

Ben şok olmuş bi şekilde onun bu sakin tavırlarını izlerken "Hayriye yanıma gel!"dedi.

Ben-... beni mi çağırıyordu.?

"Hayriye!"diye bağırdı. Bu sefer yerimde zıpladım.

Yanına gitmesem ne olacaktı?

Beni de mi kapıya atacaktı?

Beni de mi annem gibi dövecekti?

Tekrar "Hayriye!"diye bağırınca adımlarom beni onun yanına götürdü. Ben de onun yanına uzandım ama yüzünü görmek istemiyordum aklım hala annemdeydi.

"Hayriye!" dedi ama cevap vermedim. Uyuyorum numarası yaptım.

Bu adamdan nefret ediyorum.

Sadece bunla kalmadı tabi ki.
Mesela eve çok fazla gelmiyordu. Uzak bi şehirde kendine ait işi varmış ama eve her geldiğinde anneme ve abime şiddet uyguluyordu.

Bana mı?

Eğer onları ayırmaya kalkarsam benim bittiğim gündü.

Mesela araya girdiğim bi kavgada benim belimden tutup duvara fırlatmıştı.

Sonradan eve gelmemesinin sebebini de anladık yani öğrendim.

3 yaşındaydım öğrendiğimde.
Meğer babamıj orda bi kızı, karısı varmış ailesini kurmuş anlayacağınız. Peki biz neydik?

Soğukta üşümeyelim diye birlikte yatan,
Aç yattığı günler olan,
Elektriksiz, susuz günleri geçen,
Berbat bi evde yaşayan.
Ama muhteşem hayat yaşayan o adam! Ve tabii karısı ve kızı.

Gerçekten de çok adaletlisin dünya!

Sonra ne mi oldu?

6 yaşında hem hayal kurmayı,
Hem gülmeyi,
Hem de ağlamayı bıraktım.

Soruyorum size; siz benim yerimde olsanız ne yapardınız?

Geçmişe gitmişken odamın kapısı sertçe açıldı.
Kim olduğunu tahmin etmek zor değil! Abimdir!

Gözlerimi pencereden alıp ona döndüm.

Hırslı ve öfkeli bakıyordu bana. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken boğazımdan sıkıp sırtımı duvara yasladı. Nefes almakta zorlanırken çırpınmaya başladım.

"Ne demek oluyır bu?"deyip cep telefonundaki facebook hesabımı gösterdi.
"Demek dün gece ilişkin başladı ha!"dedi.
Nefes alıp verişte zorlanırken öksürmek istiyordum.
"*rusbu mu olacaksın ha!"dedi.

Gerçekten sadece ilişkisi başladıdan nasıl çıkarıyo bunları anlayabilmiş değilim. Ben onu yeni başladığım okuldan erkekler mesaj atmasın diye yapmıştım.
"Er... e..."diyebildim ancak.

Gözlerini kocaman açtı.
"Ne bi şey mi diyeceksin?"deyip boğazımdaki elini biraz genişletti.

Hemen avuçlarının arasından kurtulup öksürmeye başladım. Kendimi biraz toparladıktan sonra
"Erkekler mesaj atmasın diye yaptım?"dedim pürüzlü çıkan sesimle.

Baktı, baktı;
"İyi. Akıllı ol gözüm üstünde."dedi ve çıktı.

Duvarın önünde sırtımı yaslamış oturuyorken bacaklarımı kendime çektim.

Neydim ben?

Kimdim ya da?

Tutsak bir şekilde yaşayan kız mı?

Yavaşça yerimden kalkıp penceremin önünde duran masaya oturdum. Küçük aynamı önüme koyup çekmecemden fondoten ve kapatıcı mı çıkardım.
Kızarmış olan boğazımın rengini kapatmaya çalıştım.

Kapattıktan sonra yavaş adımlarla yatağıma gittim. Yüzümü duvara dönüp yattım.

Sessizce kapım açıldı. Muhtemelen gelen annemdir.
"Erva!"dedi sakince bakmadım. Omzuma dokundu.

"Uyuyacağım."dedim gözlerimi açmadan.

"Dayınlar gelmeden yemek yeseydin."

Ah bi de dayımlar var tabii
Dayım ve iki oğlu.
Şimdi diyeceksiniz ki;"Bu adamın karısı yok mu?"

Cevap veriyim;"Yok"

Ben 5 yaşımdayken karısı onu terketti. Çocuklarını da sahiplenmedi.
Çok iyi hatırlıyorum yengemin annesi evine gittiğimizde
"Çocukların da senin olsun"demişti.

Bırakıp gitse yine iyi daha bi de iftira atmıştı "beni sattı"diye.

İşte o gün bugündür dayımlar hep bize gelir. Annem, o kadın gittiğinden beri kuzenlerim üzülmesinler diye bizi öpüp koklamadı.
""Anne"diyemedim ben o günden sonra, onlar üzülmesinler diye.

Yani o kadın bi tek kendi çocuklarını annesiz bırakmadı benim de annemi aldı.

○○○

Sabah yedide uyandım. Koşarak tuvalete girdim. Elimi yüzümü yıkayıp hızla odama geçtim. Kimsenin yüzünü görmek istemiyordum. Hemen üzerimi giyinip mutfakta ekmek arasına salatalık domates gibi şeyler koydum. "Ben gidiyorum." deyip hızla evden çıktım.

Aslında ders dokuzda başlıyo ama ben evden erken çıktım çünkü babam ve abimin yüzünü görmek istemiyordum.
Hele kahvaltı, hiç çekemem! Neden?
Çünkü babam lokmalarımızı sayıyo. Ben babam kadar para düşkünü bir insan görmedim. Abim desen zaten gözü üstümden hiç gitmiyo.

Okula gelir gelmez hızla lavoboya girdim. Elimi yıkadım. Yavaş yavaş kalabalıklaşmaya başlamıştı okul.

Tam çıkacakken kenara çekilip ayakkabımın bağcıklarını bağladım. Kalkacağım sırada hırsşa içeriye bi kız girdi beni ezip geçerek.

"Önüne baksana be!"dedim.

Kız beni baştan aşağı önce bi süzdü. Sonra alaylı gülümsemesini yüzüne yerleştirip "ay pardon canım görmedim."dedi.

İşte bu ifadeden nefret ediyordum. En çok abim yapıyordu.

Ona yaklaştım burnuna kafamı geçirip saçlarını çekiştirirerek klozetin olduğu yere götürdüm. Aynı ifadeyi takınıp
"Şimdi gördün mü canım?"dedim.

Kızın sinirden kasılan çenesiyle "gördüm"dedi.

Kızın saçlarına bırakıp
"Güzel! Şimdi istersen beni şikayet edebilirsin ama senin yerinde olsam ben şikayet etmezdim. Sonuçta kim küçük bi kızdan dayak yedi diye adının çıkmasını ister ki?"dedim ve okul kıyafetlerimi düzenleyip çıktım.

Sınıfa girdim bütün öğrenciler kendi aralarında gruplaşmış sohbet ediyorlardı .

Çok güzel ya!

Hayır anlamıyorum, ne ara konuştunuz ne ara sohbet etmeye başladınız?

Neyse sorun değil.

En yakın dostum gel, biz birlikte oturalım. Düşüncesiyle yalnızlığımı da alıp bu sefer duvar tarafından ikinci sıraya oturdum.

YAZAR'DAN

Selam aşklarım.!

Nasılsınız?

Kusura bakmayın dün net sıkıntısı çektim ve bölümü yazmama rağmen yayınlayamadım.

Peki ilk bölüm olarak nasıldı, beğendiniz mi?

Sizleri seviyorum. Kendinize çok iyi bakın.:*

2 kişi beğendi ·
Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Beyin göçü almamız konusunu nasıl değerlendiriyorsun?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.