Avuçtaki Kelebek
İki akıllı kız kardeş, bilgiye ulaşmayı severlerdi. Her fırsatta bilgi öğrenmek için ellerinden geleni yaparlardı. Bir zaman sonra okullarından ve etraflarından aldıkları bilgi yetersiz kaldı.
Ne yapacaklarını düşündüler ve sonunda karar verdiler. Yörelerindeki en büyük bilgeye gitmek ve ondan bilgiler almak istediler. Ve sonunda bilgeye gitmeyi başardılar.
Kızların sorduğu bütün soruları bilmişti bilge adam. Kızlar daha fazla bilgi alabilmek için bir süre daha bilgenin yanında kaldılar.
İlerleyen zamanlarda bilgenin her soruyu doğru cevaplamalarından sıkıldılar ve aralarında “Bilgenin bile bilemeyeceği bir soru soralım” dediler.
Kızlardan birinin aklına bilgenin bile bilemeyeceği bir soru geldi diye sevindi. Kız, kardeşine soruyu anlatmaya başladı:
- Avucuma bir kelebek alacağım ve bilgeye “Avucumda bir kelebek var. Bu kelebek canlı mı, ölü mü?” diye soracağım, ölü derse kelebeği serbest bırakıp uçuracağım. Canlı derse, avucumu hafifçe sıkarak öldüreceğim.
Daha sonra kızlar bilgenin yanına avucunda kelebekle gitmişler. Ve bilgeye sormuşlar:
- Avucumda bir kelebek var, bilin bakalım ölü mü, canlı mı?
Bilge kızların gözlerine uzunca bakmış ve:
- Senin elinde kızım senin elinde…
Hayatta mutlu veya mutsuz, iyi veya kötü, doğru veya yanlış olmak avuçtaki kelebek misali bizlerin elindedir.