Hüzünlü Bir Ayrılık Hikayesi ) Günlerdir yağan kar o gün durmuştu. Her taraf bembeyaz kar örtüsü altında kalmıştı. Oyuna hasret kalan çocuklar bunu fırsat bilerek kızak kayıyor, kartopu oynuyor böyle bir günün tadını çıkarıyorlardı.
Her taraf tabiatı örten kar altında tanınmayacak haldeydi. Parkın ortasına kurulmuş olan çoban çeşmesi donmuş, sanki o da kış uykusuna çekilmişti. Bir parça yem bulabilmek için uçuşan kuşların cıvıltısından başka bir ses yoktu. Etrafı seyrediyordum, birden ileride bir bankta oturan iki kadın gözüme ilişti. Bu soğukta buraya niçin gelmişlerdi? Belki de benim gibi düşünüyorlardı onlar da. Biraz daha dikkat ettiğimde birinin genç diğerinin de yaşlı olduğunu fark ettim. O anda bastığım buz parçası ses çıkararak kırıldı, beni görmüşlerdi. Genç olanı ayağa kalktı ve bana doğru koşmaya başladı. “Selim canım sevgilim” diye bağırıyordu genç kız koşarken. Ne olduğunu anlayamadan gelip boynuma sarıldı ve “Geleceğini biliyordum, beni bir daha bırakma” diye ağlamaya başladı. Şaşırmıştım, ne yapacağımı bilemez bir haldeydim ki omzumda bir el hissettim ve döndüğümde yaşlı kadını gördüm.Yaşlı kadın ağlıyordu. “Kusura bakma oğlum, o ne yaptığını bilmez” dedi ve kızı benden ayırarak götürüp yerine oturttu. Genç kız halen ağlıyor bana gelmek için çırpınıyordu. Yardım etmek gayesi ile yanlarına gittim yaşlı kadına: “Affedersiniz bayan beni birisine benzetti her halde. Size bir yardımda bulunabilir miyim?” diye sordum. Kadın gözlerinde biriken yaşları sildi ve kızın başını göğsüne dayayarak:
-“Bu gördüğün benim kızım, ne yazık ki o bir akıl hastası. Yavrum gül gibi idi, yazın bir gençle tanışmış burada. Bütün buluşmaları burada olurmuş. Kızım Selim’i çok seviyordu o yüzden isteğini kırmadık ve Selim ile nişanlandı, fakat bu mutluluk uzun sürmedi. Selim kısa bir zaman sonra ortadan kayboldu. Kızım bekledi, biz bekledik yok… Selim gelmedi. Tahmin ederim anladınız, sonuç işte gördüğünüz gibi. Kızımı tek teselli eden şey burasıdır. Selim’i hep burada bekler gelecek diye ama nafile… Bazen de her gördüğünü Selim zanneder. Ne yapalım bu da kızımın kaderiymiş.” diyebildi. Göğsünde kendinden geçmiş bir halde yatan kızının üzerini üşümesin diye örtmeye çalışıyordu…Ağaçlardan düşen kar taneleri durmuş, cıvıldaşan kuşlar seslerini kesmiş sanki genç kızın hikayesini dinliyorlardı. Bu kışın yerini bir gün güneşli bir yaz alacak, çoban çeşmesi tekrar akacak, göz yaşları hiç durmayacak ama Selim yine gelmeyecekti… Çünkü Selim başka bir kadını sevmiş ve onunla birlikte Madagaskar’a yerleşerek doğduğu topraklardan çok uzaklarda bir hayat kurmuştu.