Ben bağlanma duygusuyla doğduğumda tanıştım . Onsuz olmaz dediğim anneme sıkı sıkı bağlandım . Yaklaşık üç yaşlarında doğum günümde alınan kırmızı battaniyeme sıkı sıkı bağlandım .Beş yaşlarımda yaradana sıkı sıkı bağlandım . Altı yaşımda oyuncak ayı aldıklarında sıkı sıkı bağlandım . Sekiz yaşlarında yine bir doğum günü hediyesi olarak alınan mor bisikletime sıkı sıkı bağlandım . On yaşlarımda kitaplara bağlandım . Şu an on beş yaşındayım bi erkeğe bağlandım . Ben hayatım boyunca hep bir şeylere birilerine bağlandım . Ama yaklaşık bir bir buçuk hafta önce bağlanılıcak tek bir şey olduğunu işte o şey bizi hiç bir zaman yüz üstü bırakmayacağını öğrendim . Peki bu şey annem miydi ? Hayır yarın bir gün hepimiz gibi o da bu dünyaya gözlerini yumacaktı . Bu şey battaniyem miydi ? Hayır annem onu çamaşır asarken yere düşürdüğünü söylemişti bir daha da bulamadık . Bu şey oyuncak ayım mıydı ? Hayır onu yaklaşık iki sene önce kuzenime vermişti . Bu şey mor bisikletim miydi ? Hayır onu da alındıktan bir yıl sonra hurdaların bulunduğu bir depoda görmüştüm . Bu şey kitaplar mıydı ? Malesef hayır her kitabında bir sonu oluyordu her ne kadar seri okusam da yinede bir son bulunduruyorlardı . Bu şey yeni bağlandığım erkek miydi ? Tabiki de hayır bir kaç gün önce telefonuma gelen 'sıkıldım ayrılalım' mesajıyla ona sonsuza dek bağlanamazdım bu sadece aptallık olurdu . Benim ısrarla bağlandığım şey Tanrıydı . O beni bizi inanları çok iyi bilir ve hiç bir zaman yarı yolda bırakmazdı o bana bağlanma duygusunu veren onu sevmeme müsade edendi . Son ortada kalışımda anladım ki diğer bağlandıklarım sadece bağnazlıktı . Aşkında sonsuza kadar sürebileceği tek bir yol vardı o da yolu bulabilen için Tanrı aşkıydı .