Gece, kendi içimde büyüyen bir yara gibi karanlık. Zamanın soğuk parmakları ruhumu didikliyor, derinliklerimde yankılanan bir sessizlik var. Tüm kelimeler boğazıma düğümlenmiş, yutkunuyorum ama geçmiyor. Gökyüzüne bakıyorum; yıldızlar gözlerini kaçırıyor. Mehtap bile, utançla örtüyor yüzünü. İçimde bir şey kırılmış gibi, bir şeyin düştüğünü duyuyorum ama nereye çarptığını bilmiyorum.
Öylece oturuyorum. Bir şehrin unutulmuş sokaklarında, bir rüyanın en kuytu köşesinde, bir yabancının gözlerinde... Biliyorum, bazı insanlar bir kez kaybolunca bir daha bulunmazlar. Bazı hikayeler, anlatılmadan biter. Ve bazı geceler, sabaha varmaz.
Evvel zamanın ötesinde, kelamın henüz ete kemiğe bürünmediği bir çağda, ilahi bir yankı yükseldi sonsuz boşluktan. Ve ses dedi ki: 'Var olun!' O an, yıldızlar ilk defa gözlerini açtı, dağlar gökyüzüne başkaldırdı, rüzgarlar isimlerini unuttu. Işığın ve gölgenin düğüm olduğu bir anda, kaderin en eski satırları yazılmaya başlandı.
Ve ben, o satırların içinde kaybolmuş bir harf gibiyim. Adımı bilmiyorum, çünkü her çağ beni farklı bir isimle çağırdı. Bir zamanlar bir ağaçtım, rüzgârın fısıldadığı hikâyeleri dinleyen. Bir zamanlar bir nehir, kendini denize adayan. Ve şimdi, sonsuzluğu özleyen bir yolcuyum.
Kainatın sırrını anlamak isteyenlerin sorduğu soruların cevabı hep aynıydı: 'Ol.' Ama nasıl? Bir ışık gibi mi? Bir gölge gibi mi? Bir dağ gibi mi? Yoksa bir nehir gibi mi? Her şey olmaya çalıştım. Ve sonunda anladım ki, nehir aktığı için nehirdir, dağ durduğu için dağdır, ışık yandığı için ışıktır. Olmak, doğasına sadık kalmaktır.
Evrenin dokusunda bir titreşim vardı. Adına 'yaşam' dediler. Bir dalga gibi aktı, varlıktan yokluğa, yokluktan varlığa. Dağları uyandırdı, yıldızları tutuşturdu, ruhları bedenlere hapsetti. Ve her şeyin tam ortasında, bir an için, ben vardım.
Ama bilir misin? Sonsuzluğu anlamaya çalışmak, bir gölde okyanusu bulmaya çalışmak gibidir. Bu yüzden ben artık sormuyorum. Çünkü her soru, cevabını çoktan içinde taşır. Sadece yürüyorum. Çünkü yol, ancak yürüyen için vardır. Ve evrenin sırrı, bir adım atmaktır.
Ey geceyi var eden kudret! Bana kendimi unuttur ve beni bana hatırlat. Zira insan, ne arıyorsa ona dönüşür. Eğer ışık isterse ışık olur, eğer karanlık ararsa gölgelere karışır. Ben, hiçbirinin peşinde değilim. Ben, kendimin peşindeyim.
Şimdi, bana belirgin bir arzu verin ve dünyayı altüst edeyim..