Baş bozulursa, devamı engebeli yol gibi devam eder ve bir gün gelir sonu boşa geçmiş koca bir ömür ile biter. Başımızdakiler sağ iken kendimizi güvenli, sağlam, dertsiz, sıkıntısız hissederiz ki, dışarıda ismimiz yazılmış aslında zorluklar zamanını bekler. Hiç ihtimal vermeyiz bile, bir gün zorluklar içinde kalacağımıza. Zorluklarla, dertlerle, sıkıntılarla mücadele edeceğimize hiç ihtimal vermeyiz. Her zaman sıkıntısız, dertsiz, acısız bir hayatmış gibi kabul eder, öyle inandığımız gibi öyle isteriz ki, hayat imtihanlarla dolu, sabırla kalanın kazandığı, ama sabrederken de bütün bedenin çöktüğü yaşamdır. Baş sağlam olsa bile, başa güvenmeyip, yani şöyle diyelim; Baş sıcak ise, soğukta kavrulmamız gerekir erkenden. Baş sağlam iken zorluklara koşmamız lazım, zorluklarla mücadele etmemiz lazım. Zaman gelmeden önceden hayatta kalmanın bir yolunu çözmemiz ve aklımızı çalıştırmamız lazım. Yoksa başta dediğim gibi baş giderse, devamı hüsran biter.
Dünya koca bir deniz, bizler ise o denizde yüzmeye çalışan, o dengeyi korumak için çabalayan, düşmekten, batmaktan korkan hayatız. Bizim adımız aslında hayat. Hayatımızın içindekiler bizi ayakta tutuyor. O hayatı sağlama, güvene, garantiye almak bizim görevimiz. Erken veya geç fark etmez erkenden yol alan kurtulur aslında.