Niyetsizim bu yüzden, insanların hayal peşinde koşmasına. Herkesin bildiği ama tekrar tekrar yapılan uyarılara. Ya da anlamı büyütülen basit insanlara. Öyle çok hayattan zevk alan insanlar var ki anlam veremiyorum. Ölümden bağımsız bir hayatları var, akıllarına bile gelmiyor. Sürekli bitmeyen istekleri için çalışıyorlar. Saadeti de onda arıyorlar. Belki de hayvanlar en azından ölümle daha yakın olmayı sağlıyorlardır. Ölmeden ölümden korkmak anlamsızdır denir. Bunu herkes anlar fakat çok az kişi duyuyor olabilir. Binlerce yıl da geçse kaide değişmiyor. Her insan hakettiği hayatı yaşamalı gibi bir sözün arkasına sığınırlar. O hayatı hakettiği kanaati nereden geliyor bilinmez. Belki de yaşamak için içgüdüsel bir çabaya karşı koyup ölümden kaçmamayı öğrenmelidir insan. Neticede bir beden kaybolsa dünyanın sonu gelmez. Ki kaybolmuş bir ruh tekrar dönüşü temenni etmez. Ölüm bir özgürlük getirendir. Kafeste hapsolmuş bir kuş misali ruh bedenden kurtulacağı günü bekler. Alışan insan kafesinden kurtulmak istemez. Ancak sahip özgür bıraktıktan sonra, geri dönmeyi düşünmeyecektir. Korkum bir çeşit kararlılık ile felsefeyle tasdiklenir hâle geldi. Bestesi olmayan, bir şarkı. Üzücü, ki hepsi bir şiirden doğar. Sen adını koymayı düşünebilirsin. Değişiyor zaman, insan. Kurtulma vakti gelmiş gibi, uyananlar için ölüm vaktiyken uyananlar için yaşam vakti. Öyle bir hâl ki kan içinde kalsa elleri, korkudan ölecek. Oysa sen kandan ibaretsin, ait olandan mı korkuyorsun? Yok, aksine ölümden korktuğundan bu hâle geliyorsun. O kan senden çıkacak diye korkuyorsun. Zaman tuhaf, öyle tuhaf ki dile getirilmiyor. Bilen zaten tarife ihtiyaç duymuyor. Yer yer örnekleri yağıyor. Çık ve bak dünyaya, kendine ve herkese. Gerçekten ne kadar kopmuşsun anlarsın. Tartışmaya kapalı bu, anlamayan zaten kaybolmuştur çoktan. Tek bir kafiye koysak seci hesabı. Hiç yoktan...