Batılılaşmadan çok batılılaşamama sendromu daha doğru olacak. Ülke olarak tanzimattan bu yana yaşadığımız sorun ve sıkıntıların temel kaynağı batılılaşmadır.
Yani Selçuklulardan Osmanlılara dünyaya yön veren güç iken Osmanlı son döneminde çok geç olarak ve birden gücümüzü kaybettiğimizi anladığımızda Batı dünyası çoktan dünyaya şekil vermeye başlamıştı. Acı gerçeği anladığımızda devlet aklı olarak batılılaşmadan başka çare olmadığını doğru teşhis etmiştik. Bizden çok daha geç bu süreci başlatan Japonya kırk elli yıllık bir aşamada yolu çoktan katetmişti.
Kabul edilsin edilmesin bizim batılılaşma sürecimiz hala devam etmekte. Tanzimatta olsun Cumhuriyet'te olsun iki yüzyıldır bugün hala tartışılan konular temelde aynı. Bu hala sürecin devam etmesi demektir. Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık seviyesine hala ulaşabilmiş değiliz.
Osmanlı devlet iradesinin, batıdan bilim ve teknoloji öğrensinler diye gönderdiği öğrenciler Batı'ya, Hasan Sabbah'ın yalancı cennetine aldığı müridleri benzeri, bir aşığın aşkına kendinden geçercesine bakışı gibi bakmışlar adeta. Onları, bilim ve teknolojiden çok Batı'daki sosyal muamelatlar, içerikler etkilemiş; buda onları görünüm, görüntü ve görsele yönlendirmiştir doğal olarak.
Ve başlanıçta Batı'nın bilimsel çalışmalarla terakkisini Kiliseye rağmen kotarması gerçeğinden hareketle İslam dinine bir karşıtlık, en azından lakayıtlık bakış açısı batıya gönderilen osmanlıların genelinde gelişmiştir.
Batı'ya bakış ve batılılaşma yaklaşımında Osmanlı münevver kesiminde başlangıçtı iki temel yaklaşım söz konusudur. Toplumsal yapımızı ve değerlerimizi kayda almadan tamamen Batı gibi olmak, onların seviyesine ulaşmak hedefinde olanlar. İkinci yaklaşım ise toplum yapımızı ve değerlerimizi korumak ama aynı zamanda Batı gibi olmak ve onların seviyesine ulaşmak.
Hedef aynı olmakla birlikte yaklaşım, yol ve yöntem farkı o günden bu güne hala çözümlenebilmiş değil. Prens Sabahattin'le birlikte bugün liberal diye isimlendirilen üçüncü bir yaklaşımda söz konusudur ve bu bakış açısı yakın zamanda ve günümüzde biraz daha etkendir.
Bunların başlangıcı da bahsettiğimiz üzere "Yeni Osmanlılar" veya "Jön Türkler" diye isimlendirilen batıya gönderilen öncü Osmanlılardır. Bunlardan birinci yaklaşımda olanlar etkendir ve zamanla İttihat Terakkiyi devamında Cumhuriyeti sonuç vemiştir. İkinci ysklaşım geleneksel toplumsal yapı ve değerlere bağlıdır. Onlar bile batılılaşmada hala doğru bir bakış açısına, batılılaşma bir yol haritasına ulaşamışlardır.
Milliyetçilik ve din temelli tartıştığımız bütün konular batılılaşma sürecinin başlangıcında da aynıydı.
Batıyı ve batılılaşmayı öncelikle fikir ve düşünce aşamasında yerli yerinde çözümleyemediğimiz sürece benzer komular üzerine tartışmalar sürecekte sürecek.
Ve felsefede Aşil'in kaplumbağayı hiçbir zaman geçemediği, Sispe efsanesinin hiç bitmediği gibi biz bir türlü batılılaşma sürecini tamamlayamayacağız.
Batılılar uzayı, uzay teknolojisini, bilimsel çalışma ve gelişmeleri konuşup tartışırken yeni tekmolojiler üretip peşinde koşarken biz hala andımızı tartışacağız, magazinsel tarih dizileriyle gençlerimizi geçmişte bırakacağız.