Bâtınî Bahâr
Bir başka lezzet, tatlı bir muhabbet, hem sadra bir tıkanıklık ile gelen bin nefes,
Ah! Birinden alınıp birine tıkılır insan. Ah! Şu altın kafesler,
Muammâsız altın melcêler!
Ancak kabulu zordur şu azgın nefse, hem doymaz ya heveslere.
Ne var ki bahâr yakında…
Parıl parıl parıldayan şâhâne güneşiyle, göğünde mavisi, toprağında binbir rengi ve davetkâr ruhlara esecek rüzgarlarıyla.
Kapıda bahâr…
Şu ağırlıklarımızdan kurtulmanın tam zamanı değil mi, ve kapıyı pencereyi açmamızın?
Bu doymak bilmez hâller, böbürlenmeler ve yitip giden onca zaman niye görünmez ki aynalarda?
İnsan insanın aynası değil mi oysa?
Yeni bir sayfa açmak öyle ağır olmasa gerek, hem ne diyor Allah (c.c) yüce kitabı Kur’ân-ı Kerim’de,
Asra yemin olsun ki insan gerçekten ziyan içindedir.