Önemli olan beden değil, ruh. Önemli olan beden değil, ruh. Önemli olan beden değil, ruh. Sadece deniyorum. Hani kırk kere yazarsam belki insanların, dinleri kadın bedeninden ibaret gören bu sığ zihniyetlerinden biraz olsun uzaklaştırırım diye. Biliyorum, nafile bir çaba. Yüz yılımızın ,yüz yılların sorunu kadın bedeni. Ah biz kadınlar!!! Huyumuz kurusun. Tanrı'nın bize verdiği "karşı konulmaz " çekiciliği sergilemeden yapamıyoruz bir türlü. Zaten bizim yaşam amacımız bu. Erkekleri tahrik etmek. Hayıııır, yapmayın ama,onların uçan kuştan bile tahrik olması, küçücük çocuklara o iğrenç nefslerinin uyanması sorun değil ki. Yazııık, onların sadece bir nefsi var ve Yaradan onu da öyle kuvvetli yaratmış ki sahip olamıyorlar. Tabi tabi,tamamen yaratılıştan. Ha siz bilmiyor muydunuz? E bizim yaratılış amacımız ortada resmi bir evrak, bir ımam onayı olmadan sevişmemek ya. Azra Kohen, Zülfü Livaneli ve bunlar gibi onlarcası esas amacın "insan olmak"! olduğunu söylerken halt etmişler. Esas amaç sevişmemek, birbirini tahrik etmemek, birbirinden kaçmak. Hani köşe kapmaca gibi hanı yakalamaca gibi. Yakalanırsanız cehennemde! yanıyorsunuz. Cehennemin zaten dar kafalarda olduğunu, evrenin ceheneminin cehalet olduğunu kavrayamıyoruz bir türlü. Yüzlerce yıl önce Hypatia'yı katleden,Afife'yi tutkusuyla sınayan zihniyetle bugünkü zihniyet arasında hiç bir fark yok. Belki de Tanrı, bu yüzden koparmıyor kıyameti. Hâlâ bir umut yarattığım şey İNSAN olur diye bekliyor...