Can yanar, ruhu sızlardı;
Gönül susar, oysa sözleri ağlardı;
Gözlerinden yaşlar serptikçe,
elleri duaydı;
Seslenir, kalbi ayaklanırdı.
İçindeki uğultu arttıkça, sözler dile toplanırdı,
Dudağa varmazdı,
Beklemek;
Gökyüzünde var olan bulutu,
Ayın etkileyici oluşunu,
Güneşin her zaman sevgi saçtığını sevmekti oysa ...
Beklemek;
Bahçedeki toprağın, tohumların yere saçılmasını sevmekti.
Beklemek;
Çiçeğin, kalbi çocuk olan insanın gelişini sevdiği gibi sevmekti.
Ve Beklemek;
Kaybolan çocuğun bir umut buluşunu sevmekti.
İstediği sokak arkasında oturmayı sevmesi gibiydi.
Bir odada sürekli değil de, gece yanan lambayı sevip bakmaktı.
Ellerini Allah'a uzatışına hayran kalmaktı beklemek.
Ve bankta oturan bir kadının martıları, gemileri, kuşları seyir edişine hayran kalmaktı.
Umutlarını Buket Yapmış Bir kadındı ?